10-09-2018, 08:12 PM
Merhaba dostlarım. Bu hafta yine yerimizde duramadık ve Yusuf'un tavsiyelerine uyarak yeni bir rota belirledik. Önce Sapanca gölü'ne nazır kahvaltımızı yapıp sonra Akyazı- Kuzuluk üzerinden Sülüklü Göle gitmeyi planladık. Kooocaman bir aile olduğumuzu bu gezimize katılan herkes gösterdi. Pazar sabahı erkenden uyandık, hazırlıklarımız yapıp Center önünde buluştuk.
Sabah son anda süpriz yapıp gelenler de oldu. Gelcem deyip gelmeyenler de. Hepinizin canı sağ olsun. Biz gelemeyenlerinde gönlünün bizimle olduğunu biliyoruz. Zaman yaklaştıkça heyecanımız arttı. Saat 09.00 e hadi artık abbas yolcu dedik. Düştük yola. İlk molamızı TEM üzerinde Pause adlı dinlenme tesisinde verdik.
Burada amaç, geç kalan arkadaşlarımızın bize yetişmesini sağlamak ve sabahın soğuğunu biraz olsun üstümüzden silkelemekti.
Keyifli bir 10 dakikalık molanın ardından haydi tekrar motor üstüne. Karnımız acıktı yahuuu...
Mekana vardık... Zannediyorum ki, Sapanca Gölünün kıyısında bir mekana gideceğiz. Yusufçuğum sağ olsun ters köşe yaptı bize. Çıktık dağ başına ama ne manzara var. Neyse motorları bıraktık otoparka şimdi kahvaltı zamanı.
Kahvaltıyı öyle bir ayarlamışki mekan sahibi, tam aaaa bu kadar mı diyecekken yeniz bir şeyler koydu sofraya. Zaten diyecek te çok bir şey kalmadı. Tıkabasa doyurduk karnımızı.
Biz tam kahvaltıya oturmuşken Meryem ablamız anca Gebze'den yola çıktı. Konumumuzu gönderdik fakat ablamız spidi gonzales misali gazı kapadığında anlamış ki çoktan Maşukiye'ye varmış. Neyse ablacım sen bekle bizi oralarda biz geliyoruz.
Meryem ablayıda aldıktan sonra Akyazı'ya doğru devam ettik.
Sonra dediler ki yol bitti. Yusuf'un arkadaşı ile yol üzerinde buluştuk. Bize rehberlik edecek ti kendisi. Hemde minibüs ile gelmiş. Çok işimize yaradı gerçekten. Sonradan uğrayacağımız Alabalık tesisinde bir kaç motoru bırakıp minibüse doluştuk. Malum herkeste enduro motor yok. E dediler ki yol da yok. Ama biz yukarı çıkarken çok eğlendik. Sebahattin abi ve Ersinin yüzünde güller açıyordu.
Yukarı tırmanırken, doğaya doyduğumuzu hissettik. Çam ormanlarının arasından, akan pınarların yanından geçtik.
Yorucu bir tırmanışın ardından zirvede bizi bekleyen güzelliğe ulaştık sonunda.
Fotoğrafı çeken ile alakası yok arkadaşlar... Obje güzel.
Bence bu mekan da bir kamp organizasyonu düzenlenmeli.
Grup dağılmadan bir poz daha haydi bozmayın bozmayın...
Gölün etrafını gezdik. Çok güzel manzaralar gördük. Oksijen depoladık. Sanki özene bezene boyanmış bir tablonun içerisinde gibiydik.
Ersin arkadaşımız sonradan aramıza katıldı. Hoşgeldi sefalar getirdi. Maşşallah maşşalah diyin nazar değdirmeyin ufaklığa.
Biraz daha doğanın içinde balık tutanlarıda seyrettik.
Artık hazırlanıp aşağıya inme vakti geldi. Alabalık tesisinde bizi ne bekliyor acaba.
Yukarı tırmanırken gözüme kestirdiğim bu manzarayı sizinle paylaşmasam olmayacaktı. Çok güzel değil mi?
Tesise vardık sağ sağlim. Motorlar bıraktığımız gibi duruyor.
Biri balık mı dedi? Hani nerde?
Bir hışımla oturup balıklarımızı söyledik. Yedik içtik çok ta güzel dinlendik. Üstüne bir de demlik çay. Oooooooffff değme keyfimize.
Artık ayrılık vakti geldi. Akyazı'ya inip benzinlikte bir mola daha verdik. Depo dolduran yola hazırlık yapan arkadaşlarımızın işi bitene kadar yine sohbet muhabbet hiç bitmedi.
Veeeee, tabiki beklenen final. olmazsa olmazımız. Bir GMK gezisinin bittiğini anlamamızı sağlayacak yegane mekan. Evet evet işte orası.
Artık çok ta yemek yiyecek halimiz yok tu ama bir yorgunluk çayının yanına tatlıları hiç acımadan gömdük.
Geziden sonra kiminle konuştuysak, herkesten duyduğum ortak şey, "çok eğlendik" oldu. Bende çok eğlendim. Sabah buluşma anımızdan son ayrıldığımız ana kadar çok çok ama çoook eğlendim.
Gelip bu geziye katılan herkese, planlamasında programlamsında emeği geçen herkese, özellikle Yusuf Ali kardeşimiz ve bize rehberlik eden Hamza arkadaşımıza teşekkür etmek istiyorum.
Gelemeyen arkadaşlar artık bir daha ki sefere diyelim. İnşallah en kısa zamanda tekrar buluşmak dileği ile. Kendinize çok iyi bakın.
Sabah son anda süpriz yapıp gelenler de oldu. Gelcem deyip gelmeyenler de. Hepinizin canı sağ olsun. Biz gelemeyenlerinde gönlünün bizimle olduğunu biliyoruz. Zaman yaklaştıkça heyecanımız arttı. Saat 09.00 e hadi artık abbas yolcu dedik. Düştük yola. İlk molamızı TEM üzerinde Pause adlı dinlenme tesisinde verdik.
Burada amaç, geç kalan arkadaşlarımızın bize yetişmesini sağlamak ve sabahın soğuğunu biraz olsun üstümüzden silkelemekti.
Keyifli bir 10 dakikalık molanın ardından haydi tekrar motor üstüne. Karnımız acıktı yahuuu...
Mekana vardık... Zannediyorum ki, Sapanca Gölünün kıyısında bir mekana gideceğiz. Yusufçuğum sağ olsun ters köşe yaptı bize. Çıktık dağ başına ama ne manzara var. Neyse motorları bıraktık otoparka şimdi kahvaltı zamanı.
Kahvaltıyı öyle bir ayarlamışki mekan sahibi, tam aaaa bu kadar mı diyecekken yeniz bir şeyler koydu sofraya. Zaten diyecek te çok bir şey kalmadı. Tıkabasa doyurduk karnımızı.
Biz tam kahvaltıya oturmuşken Meryem ablamız anca Gebze'den yola çıktı. Konumumuzu gönderdik fakat ablamız spidi gonzales misali gazı kapadığında anlamış ki çoktan Maşukiye'ye varmış. Neyse ablacım sen bekle bizi oralarda biz geliyoruz.
Meryem ablayıda aldıktan sonra Akyazı'ya doğru devam ettik.
Sonra dediler ki yol bitti. Yusuf'un arkadaşı ile yol üzerinde buluştuk. Bize rehberlik edecek ti kendisi. Hemde minibüs ile gelmiş. Çok işimize yaradı gerçekten. Sonradan uğrayacağımız Alabalık tesisinde bir kaç motoru bırakıp minibüse doluştuk. Malum herkeste enduro motor yok. E dediler ki yol da yok. Ama biz yukarı çıkarken çok eğlendik. Sebahattin abi ve Ersinin yüzünde güller açıyordu.
Yukarı tırmanırken, doğaya doyduğumuzu hissettik. Çam ormanlarının arasından, akan pınarların yanından geçtik.
Yorucu bir tırmanışın ardından zirvede bizi bekleyen güzelliğe ulaştık sonunda.
Fotoğrafı çeken ile alakası yok arkadaşlar... Obje güzel.
Bence bu mekan da bir kamp organizasyonu düzenlenmeli.
Grup dağılmadan bir poz daha haydi bozmayın bozmayın...
Gölün etrafını gezdik. Çok güzel manzaralar gördük. Oksijen depoladık. Sanki özene bezene boyanmış bir tablonun içerisinde gibiydik.
Ersin arkadaşımız sonradan aramıza katıldı. Hoşgeldi sefalar getirdi. Maşşallah maşşalah diyin nazar değdirmeyin ufaklığa.
Biraz daha doğanın içinde balık tutanlarıda seyrettik.
Artık hazırlanıp aşağıya inme vakti geldi. Alabalık tesisinde bizi ne bekliyor acaba.
Yukarı tırmanırken gözüme kestirdiğim bu manzarayı sizinle paylaşmasam olmayacaktı. Çok güzel değil mi?
Tesise vardık sağ sağlim. Motorlar bıraktığımız gibi duruyor.
Biri balık mı dedi? Hani nerde?
Bir hışımla oturup balıklarımızı söyledik. Yedik içtik çok ta güzel dinlendik. Üstüne bir de demlik çay. Oooooooffff değme keyfimize.
Artık ayrılık vakti geldi. Akyazı'ya inip benzinlikte bir mola daha verdik. Depo dolduran yola hazırlık yapan arkadaşlarımızın işi bitene kadar yine sohbet muhabbet hiç bitmedi.
Veeeee, tabiki beklenen final. olmazsa olmazımız. Bir GMK gezisinin bittiğini anlamamızı sağlayacak yegane mekan. Evet evet işte orası.
Artık çok ta yemek yiyecek halimiz yok tu ama bir yorgunluk çayının yanına tatlıları hiç acımadan gömdük.
Geziden sonra kiminle konuştuysak, herkesten duyduğum ortak şey, "çok eğlendik" oldu. Bende çok eğlendim. Sabah buluşma anımızdan son ayrıldığımız ana kadar çok çok ama çoook eğlendim.
Gelip bu geziye katılan herkese, planlamasında programlamsında emeği geçen herkese, özellikle Yusuf Ali kardeşimiz ve bize rehberlik eden Hamza arkadaşımıza teşekkür etmek istiyorum.
Gelemeyen arkadaşlar artık bir daha ki sefere diyelim. İnşallah en kısa zamanda tekrar buluşmak dileği ile. Kendinize çok iyi bakın.