01-05-2011, 07:16 AM
Özgürlüğün Teker Takılmış Hali: “Motosikletler”
“Ayy tehlikeli”, “Yok yok hayatta olmaz”, “Bu eve giremez!”, “Asla!”… ve benzerleri. Ailemize motosiklet konusundan bahsettiğimizde karşılaşacağımız cevapların bundan farklı olma ihtimali neredeyse sıfırdır. Bu tepkilerin nedenleri arasında yanlış bilgilendirme ya da bilgisizlik, bunlara bağlı olan korku ve televizyonda izlenen motosiklet kazaları gelir (otomobil kazalarına alıştıkları için “hayır otomobil olmaz” demiyorlar). Bu konuya burada değinmeyeceğim ancak dileyen olursa elimdeki “otomobil-motosiklet kaza oranları” istatistiklerini ve detaylı yaptığım bir araştırmayı gönderebilirim. Bu yazıda sizlere motosikletlerden çok daha farklı bahsedeceğim. “Motosiklet nedir?” sorusunun cevabının “bir ulaşım aracı” olmasından daha öte şeyleri söyleyeceğim.
“Gitmek. Bir hançeri inceltip
Okyanusa daldırmak isteği
Ya da düşebilmek atlasların
Dışına ki ey kalbim
Yalnızsın bu yolculukta da”
Ahmet Telli
Evet “gitmek”. Uzaklara çok uzaklara hem de. Her insanın aklına hayatı boyunca en az bir kere gelen bir fiil. Yaşamın stresinden, gürültüsünden, yorgunluğundan sıyrılmak için farklı mekanlara gitmek ya da daha önce gittiğiniz, size huzur veren bir yere gitmek. Kim hayal kurmadı ki okulda derslerde, iş yerinde kafamızı kaldıracağımız vakit bulduğumuzda, ev işlerinden sıkıldığımızda…
Bir gün sıkılıp da gezmek istersiniz. Trafik kapalıdır ve yanağınızı cama yaslamış çaresiz beklemektesinizdir. Toplu taşıma aracındaysanız kalabalığın kokusu, açılmayan camlardan hava girişi beklentisi, sıcaktan bayılmamaya çalışmak ve uykunuzun gelmesi; kendi aracınızdaysanız beklemenin vermiş olduğu stres, boş yere giden benzin düşüncesi ve bunun gibi etkenler sizi etkilerken bir ses duyarsınız. Güçlü ve tok bir sestir bu. O ses yaklaşır, yaklaşır… Sonra yanınızdan birinin geçtiğini görürsünüz ama yalnız değildir. Onun kahrını çeken “biri” vardır altında. Motosikleti…
Kendinizi yalnız hissettiğinizde, hayata küsecek olduğunuzda, cebinizde sadece 5 milyon liranız (belki daha az) olduğunda “motosiklet dostumuz” sizlere yardımcı olacaktır:
-Hadi gidelim
-Nereye?
-Ne önemi var, kalk hadi
-Ama sadece 10 liram var
-Tamam yeter zaten, en azından kafanı dağıtacak kadar yol gideriz. Hem bir hava almış olursun sen de…
-Tamam geliyorum.
Motosiklet üzerinde kendinizi asla yalnız hissetmezsiniz, çünkü her yere “dostunuz” ile gidiyorsunuz. İnsanlar sıkışık trafikte beklerken siz onlara bir tebessümle bakarak geçecek, cebinizdeki paranın azlığına bakmayacak, dilediğiniz istikamette yolu uzatarak, manzara seyrederek yüreğinizin götürdüğü yerlere gideceksiniz.
Evet özgürsünüz… Vücudunuza çarpan rüzgarı kuşlar misali hissedecek kadar özgürsünüz.
“Ayy tehlikeli”, “Yok yok hayatta olmaz”, “Bu eve giremez!”, “Asla!”… ve benzerleri. Ailemize motosiklet konusundan bahsettiğimizde karşılaşacağımız cevapların bundan farklı olma ihtimali neredeyse sıfırdır. Bu tepkilerin nedenleri arasında yanlış bilgilendirme ya da bilgisizlik, bunlara bağlı olan korku ve televizyonda izlenen motosiklet kazaları gelir (otomobil kazalarına alıştıkları için “hayır otomobil olmaz” demiyorlar). Bu konuya burada değinmeyeceğim ancak dileyen olursa elimdeki “otomobil-motosiklet kaza oranları” istatistiklerini ve detaylı yaptığım bir araştırmayı gönderebilirim. Bu yazıda sizlere motosikletlerden çok daha farklı bahsedeceğim. “Motosiklet nedir?” sorusunun cevabının “bir ulaşım aracı” olmasından daha öte şeyleri söyleyeceğim.
“Gitmek. Bir hançeri inceltip
Okyanusa daldırmak isteği
Ya da düşebilmek atlasların
Dışına ki ey kalbim
Yalnızsın bu yolculukta da”
Ahmet Telli
Evet “gitmek”. Uzaklara çok uzaklara hem de. Her insanın aklına hayatı boyunca en az bir kere gelen bir fiil. Yaşamın stresinden, gürültüsünden, yorgunluğundan sıyrılmak için farklı mekanlara gitmek ya da daha önce gittiğiniz, size huzur veren bir yere gitmek. Kim hayal kurmadı ki okulda derslerde, iş yerinde kafamızı kaldıracağımız vakit bulduğumuzda, ev işlerinden sıkıldığımızda…
Bir gün sıkılıp da gezmek istersiniz. Trafik kapalıdır ve yanağınızı cama yaslamış çaresiz beklemektesinizdir. Toplu taşıma aracındaysanız kalabalığın kokusu, açılmayan camlardan hava girişi beklentisi, sıcaktan bayılmamaya çalışmak ve uykunuzun gelmesi; kendi aracınızdaysanız beklemenin vermiş olduğu stres, boş yere giden benzin düşüncesi ve bunun gibi etkenler sizi etkilerken bir ses duyarsınız. Güçlü ve tok bir sestir bu. O ses yaklaşır, yaklaşır… Sonra yanınızdan birinin geçtiğini görürsünüz ama yalnız değildir. Onun kahrını çeken “biri” vardır altında. Motosikleti…
Kendinizi yalnız hissettiğinizde, hayata küsecek olduğunuzda, cebinizde sadece 5 milyon liranız (belki daha az) olduğunda “motosiklet dostumuz” sizlere yardımcı olacaktır:
-Hadi gidelim
-Nereye?
-Ne önemi var, kalk hadi
-Ama sadece 10 liram var
-Tamam yeter zaten, en azından kafanı dağıtacak kadar yol gideriz. Hem bir hava almış olursun sen de…
-Tamam geliyorum.
Motosiklet üzerinde kendinizi asla yalnız hissetmezsiniz, çünkü her yere “dostunuz” ile gidiyorsunuz. İnsanlar sıkışık trafikte beklerken siz onlara bir tebessümle bakarak geçecek, cebinizdeki paranın azlığına bakmayacak, dilediğiniz istikamette yolu uzatarak, manzara seyrederek yüreğinizin götürdüğü yerlere gideceksiniz.
Evet özgürsünüz… Vücudunuza çarpan rüzgarı kuşlar misali hissedecek kadar özgürsünüz.