Konuyu Değerlendir
  • 0 Oy - 0 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

HAYATIMIZ ŞİİR
#41

Hikaye mi, gerçek mi tam olarak anlayamadım. Ama arka fren arıza yapsa, ön fren, daha olmadı debriyaj var. Ayrıca, binaya çarpmak ne demek? Aşk güzel şey tabii de, gözümüzü kör etmemeli, her zaman bilincimiz açık kalmalı.

Sadece ironik bir hikaye olmasını diliyorum. Yine de güzel bir paylaşım, teşekkürler.
Ara
Cevapla
#42

Ben radyoda dinledim ...internette aradim formda yayinladim.sanirim hikayedir bende bilmiyorum...

MOTORCUYA SAYGI LÜTFEN:vınn:
Ara
Cevapla
#43

Siyah üstü beyaz umutlar,
Çalkalanır yüreğimde yarınlar..
Mahcup sevdalar kaldı bize,
Mahzun yürekler,
Ateş dolanmış şeker pamuğu yalanlar,
Saçak kenarı ıslak sokaklar kaldı bize..

Dilimizden düşmeyen şarkılar,
Yalan yanlış hatıralar,
Kırık dökük bu satırlar,
Keşkeler kaldı bize,
Birde yara kaldı,
Birde dert kaldı bize..

Gece yarısı buluşmak varmış,
Gün batımlarında ağlaşmak,
Tan yerine sevdalık,
Bir garip düşünce, kaldırmak farzmış ..
Birde adamlık,
Birde ortada kalmak,
Ve tokat ağlatan, acı sözler varmış ..

Naylon aşklar kaldı bize,
İki yüzlü gün kaldı,
Katran sarılmış geceler,
Bir yüzü hep sahte günler,
Ay ışığı vurmuş caddeler kaldı bize..

Yüreğimizde tükenmeyen dostlar,
Hatırı sayılır arkadaşlar,
Birlikte pişti dediğimiz mekanlar,
Hayaller kaldı bize,
Birde ahlar,
Birde tühler kaldı bize ..

Uzakmış, yakınmış,
Gitmek koşmak varmış,
Sarp yamaçlarda vuruşmak,
Cana can varmış..
Cepteki üç kuruşu paylaşmak,
Birde kardeşlik,
Birde kardeş kurşunu yemek varmış,
Ve kurşun öldüren pusular varmış..

Sahte kullar kaldı bize,
Posta pusu kuranlar,
Kuzu postlu kurtlar,
Bir yanı hep çorak,
Güneş değmemiş bozkır tarlalar..

Siyah üstü beyaz umutlar,
Çalkalanır yüreğimde yarınlar,
Güneş değmemiş bozkır tarlalar,
Ve kurşun öldüren pusular,

Ay ışığı vurmuş caddeler,
Saçak altı ıslak sokaklar,
Yara kaldı, dert kaldı bize,
Ve tokat ağlatan acı sözler kaldı..
Bir de ahlar, bir de tühler kaldı bize..

Korkarak yaşarsan,
Sadece seyredersin.. :mutlumotorcu:
Ara
Cevapla
#44

Eskiden mutluyduk
Televizyon yoktu.

Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzel cahildik ki,
keyfimiz bozulmazdı hiç!

Dışarıda kar... Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.
Kuzinenin üzerinde demir maşa...
Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...

Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli.
Ekmek her zaman ekmek gibi...

Bir kez olsun kümesten yumurta almamış,
bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış,
fakat alışveriş merkezlerinin restoran katlarında
boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger
keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım...

Dışarıda kar... İçeride kanaat... İçeride huzur...
Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!

Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer,
kokusuna râm olurduk. Kestane közlemek
büsbütün bir gecenin akıllara seza mutluluğuydu.

Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar...
Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden
çıkma dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine,
geniş ve besleyici bir masal dünyası...

Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız
kimin aklına gelirdi? Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi,
sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı.
Çay da kokardı... Domates de... Bütün bu nefasete,
küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu.

Dışarıda kar... İçeride huzur... Zam endişesi,
doğal gazın kesilme korkusu, yolda kalma telaşı,
rejim tehlikesi... Kimin umurunda... Ne güzel cahildik.
Mutluluğun resmini çiziyorduk...
140524125841_10297893_10152830970402506_...5933_n.jpg

https://www.facebook.com/seksenliyillar 'dan alıntıdır..

Korkarak yaşarsan,
Sadece seyredersin.. :mutlumotorcu:
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar): 1 Ziyaretçi