08-05-2018, 09:42 PM
Tarih 4 Ağustos 2018 sabah 10 civarı buluşup Eskihisar Feribot iskelesinden başladı keşif turumuz. Rota planlamasını zaten önceden yapmıştık. Ben Delmece Yaylası'na kadar daha önce gitmiştim fakat ordan devam etmeyip geri dönmüştüm. Bu sefer kararım katiydi. Delmece Yaylasından geçip Gemlik'e inip oradan da ana yoldan dönüş yapacaktım. Öylede oldu. Hemde ne oldu.
Sağ olsunlar; Recep Abi, Sebahattin Abi, Sadettin Abi ve Murat kardeşiminde katılımı ile muhteşem bir keşif turu oldu. Yedik içtik gezdik tozduk hem güldük hem çok keyifli yol yaptık.
Önce Feribotta başladı maceramız.
Sohbet muhabbet derken feribot yanaşmak üzereydi iskeleye. E hadi artık gidelim motorlarımıza gidelim dedik. Tabi son bir fotoğraf çekip öyle başladık yolculuğa.
Her şey yolunda, Yalova'da benzin ihiycımızı giderdikten sonra Çınarcık üzerinden Teşvikiye Köyü'ne giriş yaptık ve yolumuzu Erikli Yaylası'na doğru çevirdik. Tabi karnımızda acıkmıştı. Yol üstünde durup bir şeyler yiyelim dedik. Zindan Restoran gayet başarılı. Çok güzel pideleri vardı. Mekan da çok güzel. Ağaçların altında mis gibi doğası zaten aç değilseniz de yemek yedirir bu doğa.
Karnımız iyice doyduktan sonra çıktı yola. Doğru Çifte Şelaleler'e. Erikli Yaylasına girmedik çünkü daha önce gittiğimde hiç bir şey yoktu. Pas geçip şelaleye gidelim dedik.
Buraya gelmeyeli yanyana birkaç tesis daha yapılmış ve beklentimin üstünde bir hizmet vardı. Maalesef burasıda Arap turistlerin akınına uğramış. Adamlar her yerde yahu. Eşyaları motorlara bıraktık ve trekking vakti gelmişti artık. Şelaleye kadar 1-0-15 dakikalık bir yürüyüş parkuru var. Hadi bakalım tabanlara kuvvet.
Tabi doğada yürümek te kolay değil. ama yılmadık, yıkılmadık. Başarabilirdik. İnandık.
Az kaldı hadi dayanın..
Parkur ne kadar zorlu olsa da yılmadan devam ettik ve işte sonunda varmıştık. Hepimizin yüzünde o zafer heyecanı vardı.
Yorgun göründüğümüze bakmayın hepimiz 5 aslan gücündeyiz.
Ve günümüz insanının hepsinin birer fotoğrafçı olduğunun kanıtı.
Dönüş yolunda fotoğraf çekecek halimiz kalmadığından, tesisin birine kendimiz attık ve gelsin çaylar gitsin hararetler parolası ile bir süre dinlenip sohbetimize devam ettik.
İyice dinlendikten sonra artık Delmece Yaylası için yola koyulmak lazımdı. Haydi bakalım buraya kadar yollar iyiydi, güzeldi. Bundan sonrasında yol var mı onu bile bilmiyoruz aslında. İşte keşif ruhu bu. Çıktık yollara. Belediye çalışmış , işini yapmış ama biz motorluları hiç düşünmemiş. Basmış zifti üstüne de çakılı dökmüş ooooooohhh miiiiisss mıcır mıcır en sevdiğim.
Tabi ki de yılmadık. Hatta Sebahattin abi çok ta keyif alıyordu. Biz gerildikçe yolun mıcırına adam "oğlum çok güzel lan az ön teker kayıyor sonra bir bakmışsın arka teker orda" diye diye bize veriyordu gazı. Sanki hepimiz bir crossçu edasıyla sürüyorduk artık motorlarımızı.
Öyle böyle varmıştık bir sonraki hedefe. DELEMECE YAYLASI...
Hedeflerden birisi tamam. Biraz dinlenip fotoğraf çekelim.
G.M.K yı da unutmamak lazım. Recep abim sağolsun kendini bu fotoğrafta G.M.K için feda edip yüzünü döndü ve muhteşem kareyi yakalamamızı sağladı.
Tekrar yola çıkma vakti gelmişti. İlk hedefimiz denizi görmek. Dönsün tekerler. Mıcırlı mıcırlı, kaymalı yanlamalı, hadi bakalım. :)
Yaylayı geride bıraktık. Çam ormanları içinden bol oksijeni içimize çeke çeke gidiyoruz. Stabilize yol her nekadar bizi gersede bir noktadan sonra oda bitti. Kaldıkmı yamalı, delik deşik eski asfalta. Ama bu bir işaretti. Demekki hedef yakın. Denizi uzaktan görmeye başlamıştık. Ama o mükemmel anı bekliyordum ve işte oradaydı tam karşımıza ansızın bir viraj sonrası çıkıverdi. Bütün heybetiyle GEMLİK.
Bir sürede burada mola verdik. Fotoğrarlar çekildi. İhtiyaçlar giderildi. Ve tabikide muhabbet hiç kesilmeden devam etti.
Birkez daha yola düşme vakti gelmişti. Bütün hazırlıklar tamam. Haydi binin motorlara.
Ve sahil... Narlı köyüne vardık. Okadar güzel bir denizi vardı ki kendimizi zor tuttuk. Utanmasak soyunup atlayıverecektik. Ama ne güzel olurdu biliyomusunuz? Okadar içimde kaldıki.. Ama çektik motorları, girdik çaybahçesine denize nazır çaylarımızı yudumladık.
Burada çaylarımız bitirip yola tekrar koyulduk. Gemlikte durmadan doğruca Orhangazi'deki hepimizin çok sevdiği Köfteci Yusuf'a girdik tabikide.
Karnımız iyice doydu. Yedik içtik, sohbet ettik, E hadi artık evimize dönelim. Çıktık yola doğru feribota.
Muhabbet feribotta öyle koyulaştı ki, Eskihisar'a yanaşırken e hadi Allah'a emanet olun diyemedik. Sebahattin abimiz bizi dondurma yemeğe götürdü. :)
Dondurmalar yendi, akşam ezanı okunda artık hava tam karardı, Evden bekleyenler hani nerdesiniz diye aramaya başladılar. :)
Ne kadar zor olsa da günü bitirmek zorunda kaldık. Çok eğlenceli , çok kaliteli zaman geçirdik. Kazasız belasız döndük evlerimize. Hepinize tek tek teşekkür ederim. Hoş sohbetiniz, muhabbetiniz, güler yüzünüz için sonsuz teşekkürler.
Günün sonunda yüzümüzde gülümseme, huzurlu bir anı ve muhteşem dostluklar la döndük evlerimize. En kısa zamanda tekrar görüşmek dileğiyle...
Sağ olsunlar; Recep Abi, Sebahattin Abi, Sadettin Abi ve Murat kardeşiminde katılımı ile muhteşem bir keşif turu oldu. Yedik içtik gezdik tozduk hem güldük hem çok keyifli yol yaptık.
Önce Feribotta başladı maceramız.
Sohbet muhabbet derken feribot yanaşmak üzereydi iskeleye. E hadi artık gidelim motorlarımıza gidelim dedik. Tabi son bir fotoğraf çekip öyle başladık yolculuğa.
Her şey yolunda, Yalova'da benzin ihiycımızı giderdikten sonra Çınarcık üzerinden Teşvikiye Köyü'ne giriş yaptık ve yolumuzu Erikli Yaylası'na doğru çevirdik. Tabi karnımızda acıkmıştı. Yol üstünde durup bir şeyler yiyelim dedik. Zindan Restoran gayet başarılı. Çok güzel pideleri vardı. Mekan da çok güzel. Ağaçların altında mis gibi doğası zaten aç değilseniz de yemek yedirir bu doğa.
Karnımız iyice doyduktan sonra çıktı yola. Doğru Çifte Şelaleler'e. Erikli Yaylasına girmedik çünkü daha önce gittiğimde hiç bir şey yoktu. Pas geçip şelaleye gidelim dedik.
Buraya gelmeyeli yanyana birkaç tesis daha yapılmış ve beklentimin üstünde bir hizmet vardı. Maalesef burasıda Arap turistlerin akınına uğramış. Adamlar her yerde yahu. Eşyaları motorlara bıraktık ve trekking vakti gelmişti artık. Şelaleye kadar 1-0-15 dakikalık bir yürüyüş parkuru var. Hadi bakalım tabanlara kuvvet.
Tabi doğada yürümek te kolay değil. ama yılmadık, yıkılmadık. Başarabilirdik. İnandık.
Az kaldı hadi dayanın..
Parkur ne kadar zorlu olsa da yılmadan devam ettik ve işte sonunda varmıştık. Hepimizin yüzünde o zafer heyecanı vardı.
Yorgun göründüğümüze bakmayın hepimiz 5 aslan gücündeyiz.
Ve günümüz insanının hepsinin birer fotoğrafçı olduğunun kanıtı.
Dönüş yolunda fotoğraf çekecek halimiz kalmadığından, tesisin birine kendimiz attık ve gelsin çaylar gitsin hararetler parolası ile bir süre dinlenip sohbetimize devam ettik.
İyice dinlendikten sonra artık Delmece Yaylası için yola koyulmak lazımdı. Haydi bakalım buraya kadar yollar iyiydi, güzeldi. Bundan sonrasında yol var mı onu bile bilmiyoruz aslında. İşte keşif ruhu bu. Çıktık yollara. Belediye çalışmış , işini yapmış ama biz motorluları hiç düşünmemiş. Basmış zifti üstüne de çakılı dökmüş ooooooohhh miiiiisss mıcır mıcır en sevdiğim.
Tabi ki de yılmadık. Hatta Sebahattin abi çok ta keyif alıyordu. Biz gerildikçe yolun mıcırına adam "oğlum çok güzel lan az ön teker kayıyor sonra bir bakmışsın arka teker orda" diye diye bize veriyordu gazı. Sanki hepimiz bir crossçu edasıyla sürüyorduk artık motorlarımızı.
Öyle böyle varmıştık bir sonraki hedefe. DELEMECE YAYLASI...
Hedeflerden birisi tamam. Biraz dinlenip fotoğraf çekelim.
G.M.K yı da unutmamak lazım. Recep abim sağolsun kendini bu fotoğrafta G.M.K için feda edip yüzünü döndü ve muhteşem kareyi yakalamamızı sağladı.
Tekrar yola çıkma vakti gelmişti. İlk hedefimiz denizi görmek. Dönsün tekerler. Mıcırlı mıcırlı, kaymalı yanlamalı, hadi bakalım. :)
Yaylayı geride bıraktık. Çam ormanları içinden bol oksijeni içimize çeke çeke gidiyoruz. Stabilize yol her nekadar bizi gersede bir noktadan sonra oda bitti. Kaldıkmı yamalı, delik deşik eski asfalta. Ama bu bir işaretti. Demekki hedef yakın. Denizi uzaktan görmeye başlamıştık. Ama o mükemmel anı bekliyordum ve işte oradaydı tam karşımıza ansızın bir viraj sonrası çıkıverdi. Bütün heybetiyle GEMLİK.
Bir sürede burada mola verdik. Fotoğrarlar çekildi. İhtiyaçlar giderildi. Ve tabikide muhabbet hiç kesilmeden devam etti.
Birkez daha yola düşme vakti gelmişti. Bütün hazırlıklar tamam. Haydi binin motorlara.
Ve sahil... Narlı köyüne vardık. Okadar güzel bir denizi vardı ki kendimizi zor tuttuk. Utanmasak soyunup atlayıverecektik. Ama ne güzel olurdu biliyomusunuz? Okadar içimde kaldıki.. Ama çektik motorları, girdik çaybahçesine denize nazır çaylarımızı yudumladık.
Burada çaylarımız bitirip yola tekrar koyulduk. Gemlikte durmadan doğruca Orhangazi'deki hepimizin çok sevdiği Köfteci Yusuf'a girdik tabikide.
Karnımız iyice doydu. Yedik içtik, sohbet ettik, E hadi artık evimize dönelim. Çıktık yola doğru feribota.
Muhabbet feribotta öyle koyulaştı ki, Eskihisar'a yanaşırken e hadi Allah'a emanet olun diyemedik. Sebahattin abimiz bizi dondurma yemeğe götürdü. :)
Dondurmalar yendi, akşam ezanı okunda artık hava tam karardı, Evden bekleyenler hani nerdesiniz diye aramaya başladılar. :)
Ne kadar zor olsa da günü bitirmek zorunda kaldık. Çok eğlenceli , çok kaliteli zaman geçirdik. Kazasız belasız döndük evlerimize. Hepinize tek tek teşekkür ederim. Hoş sohbetiniz, muhabbetiniz, güler yüzünüz için sonsuz teşekkürler.
Günün sonunda yüzümüzde gülümseme, huzurlu bir anı ve muhteşem dostluklar la döndük evlerimize. En kısa zamanda tekrar görüşmek dileğiyle...