11-01-2019, 08:18 PM
Tarih 27 Ekim 2019 günlerden Pazar. Çarşamba toplantımızın ardından hafta sonu için ne yapsak ki diye düşünürken, Yusuf Ali ile günübirlik bir tur atalım dedik. Ne çok uzun olsun yorulalım, ne de çok kısa olmasın ki epeydir yapamadığımız gezilerin acısını çıkaralım dedik ve aşağıdaki rotayı planladık.

Bu rotada bizi yalnız bırakmayan Hasan, Erkan abi ve Recep abimize peşinen bir teşekkür etmek isterim. Çok özlemişiz beraber yol yapmayı. Eksik olmasınlar onlarda bizi yalnız bırakmadı.

Sabah kahvaltımızı yapıp buluştuk İçmeler Garanti bankasının önünde. Bütün hazırlıklar tamam. 5 kişiyiz ve 3 motorumuz var. Kim kime artçılık yapacak belli değil. Eğlence daha ilk buluşma anında başladı. Erkan abi ile uğraşmadan yapamıyoruz.

Hemen bi boy uzatma operasyonu ile başlıyoruz günümüze. Operasyon sorunsuz tamamlandı çok şükür. Hadi çok güldük yeter atlayın motorlara da bi yol yapalım demeye kalmadan, Erkan abi patlatıyo bombayı. Adam daha kahvaltı etmemiş. Açken çok agresif olabiliyor insanlar. Dedik biz en iyisi bi pastane bulalım da ufakta olsa öğlen yemeğine kadar yatıştıralım sinirlerimizi.

O iş ide hallettikten sonra , sonunda yola çıkıyoruz. Artık uzun bir süre durmayı planlamıyoruz. Taa 3. köprüyü görene kadar aralardan derelerden bir yerlerden götürdü bizi kılavuz Yusuf.

Bu noktada fotoğraf çektirmek çektirmek artık bir gelenek oldu. Geçen senede yine bir istanbul gezimizde aynı noktada durup bir kaç poz çekmiştik.

Dur şöyle çek. heh bide böyle çek derken iyice şımarıyoruz. Ama kahkahalar gırla. Yoldan geçenler bize bakıp duruyor bu deliler ne yapıyor diye.

Dedim ya şımardık diye, en masum resimlerden biri de bu. Ya bu motor işi hele ki artçılı olunca pek bi keyifli oluyomuş. Ya hani aklıma gelmiyo değil. Hiç motor almasam mı be acaba? En iyi motor arkadaşının motoru en konforlu yolculuk ta artçı olunanı sanki.
Hadi az daha gidelim, gülmekten karnımız acıktı. Şu yemeğimizi bi yiyelim.

Mekan yıkılıyo. Bilmem o gün ki havadan dolayı mı yoksa oksijen mi çarptı ama son zamanlarda gittiğim en güzel yerlerden biriydi Poyraz.

Sessiz sakin kendi halinde, ufak bir kasaba tadında bir İstanbul boğaz köyü burası. 3. Köprü tüm ihtişamı ile bize hoşgeldiniz demeyi eksik etmedi. Oturduk siparişlerimizi verdik. Keyfimiz gıcır.

Siparişleri beklerken, hava parçalı bulutlu olunca biraz üşüdük haliyle. Üşüye üşüye yemek yenmez dedik ve içeri geçtik.

Balıklar gelene kadar salatayı tüketelim dedik. Yusuf karıştırmayı bi bitirse yiyecez inşallah. Derken balıklarda geeeeeldiii.

Bir hışımla giriştik balıklara. Öyle bi acıkmışız ki, balıklar bitene kadar masada pek bi sohbet ortamı olmadı. Çıkan sesler genelde "oofff süper yaa." "ne iyi ettikte geldik." "balıkta çok iiymiş haa." şeklinde idi.
Karnımızı güzelce doyurduktan sonra, Çubuklu-İstinye hattı üzerinden karşıya geçtik.

Miss gibi boğaz havası alalım. Erkan abi yine uçuşa geçmiş. Çok pratik bu feribot. 15 dakika kadar sürüyor. Ne ara bindik indik anlayamadık.

Artçı olmak, özellikle İstanbul şehir gezilerinde çok güzel. Etrafta normalde hiç görmediğimiz, dkkatimizi çekmeyen güzelliklere odaklanabiliyorsunuz. Gerçekten motor almasammı ben yaa? Hazır Hasan gibi bi profesyonel bulmuşken. Derken trafik yoğunluklarını aşıp vardık o muhteşem mekana.

Karaköy'e kadar sahilden geze geze geldik. Güllüoğlu'nda tatlılarımızı yuvarladık. Çaylarımızı içtik. Bayaa bi yorgunluğumuzu attık üstümüzden. Hadi dediler son bir nokta daha var gidilecek. Haydaaaa daha nereye gidecez derken bi bakmışım...

Yılların eskitemediği Vefa Bozaıcsı. Leblebileri de karşıdaki kuruyemişçiden taze taze kavurup alabiliyorsunuz.

Recep abinin dediğine göre, artık eskiden olduğu gibi değilmiş. Ben ilk defa gitmiştim bu tarihi mekana. Bence güzeldi ama tabi eskisi ile kıyaslayamadığım için tecribey saygımız sonsuz.

Kapının önünde biraz daha sohbet muhabbet edip ara sokaklardan Sirkeciye doğru gidip feribotla Harem'e geçiyoruz.

Feribot kalkıp, biz eski istanbul'u seyrederken muhabbet yine geyiğe sarıyor. Biraz öyle biraz böyle derken Harem'e yaklaşıyoruz artık.

Karşıma hep güzel insanlar çıktığı için, ben kendimi hep şanslı olarak nitelendiririm. Son bir senedir G.M.K ailesi içine katıldığımdan beri, yine hep güzel insanlar çıktı karşıma. Öncelikle bu gezide beni yalnız bırakmayan bu 4 güzel insana sonrada bu güzel adamlarla bir araya gelmeme vesile olan G.M.K. ailesine yürekten kocaman teşekkürler.
Uzun bir aradan sonra yazdığım ilk gezi raporumdu. Umarım yaşadığım bu mutlu anıyı size de benim hissedebildiğim şekilde geçirebilmişimdir. En kısa zamanda görüşmek dileği ile. Kendinize çok iyi bakın.

Bu rotada bizi yalnız bırakmayan Hasan, Erkan abi ve Recep abimize peşinen bir teşekkür etmek isterim. Çok özlemişiz beraber yol yapmayı. Eksik olmasınlar onlarda bizi yalnız bırakmadı.

Sabah kahvaltımızı yapıp buluştuk İçmeler Garanti bankasının önünde. Bütün hazırlıklar tamam. 5 kişiyiz ve 3 motorumuz var. Kim kime artçılık yapacak belli değil. Eğlence daha ilk buluşma anında başladı. Erkan abi ile uğraşmadan yapamıyoruz.

Hemen bi boy uzatma operasyonu ile başlıyoruz günümüze. Operasyon sorunsuz tamamlandı çok şükür. Hadi çok güldük yeter atlayın motorlara da bi yol yapalım demeye kalmadan, Erkan abi patlatıyo bombayı. Adam daha kahvaltı etmemiş. Açken çok agresif olabiliyor insanlar. Dedik biz en iyisi bi pastane bulalım da ufakta olsa öğlen yemeğine kadar yatıştıralım sinirlerimizi.

O iş ide hallettikten sonra , sonunda yola çıkıyoruz. Artık uzun bir süre durmayı planlamıyoruz. Taa 3. köprüyü görene kadar aralardan derelerden bir yerlerden götürdü bizi kılavuz Yusuf.

Bu noktada fotoğraf çektirmek çektirmek artık bir gelenek oldu. Geçen senede yine bir istanbul gezimizde aynı noktada durup bir kaç poz çekmiştik.

Dur şöyle çek. heh bide böyle çek derken iyice şımarıyoruz. Ama kahkahalar gırla. Yoldan geçenler bize bakıp duruyor bu deliler ne yapıyor diye.

Dedim ya şımardık diye, en masum resimlerden biri de bu. Ya bu motor işi hele ki artçılı olunca pek bi keyifli oluyomuş. Ya hani aklıma gelmiyo değil. Hiç motor almasam mı be acaba? En iyi motor arkadaşının motoru en konforlu yolculuk ta artçı olunanı sanki.
Hadi az daha gidelim, gülmekten karnımız acıktı. Şu yemeğimizi bi yiyelim.

Mekan yıkılıyo. Bilmem o gün ki havadan dolayı mı yoksa oksijen mi çarptı ama son zamanlarda gittiğim en güzel yerlerden biriydi Poyraz.

Sessiz sakin kendi halinde, ufak bir kasaba tadında bir İstanbul boğaz köyü burası. 3. Köprü tüm ihtişamı ile bize hoşgeldiniz demeyi eksik etmedi. Oturduk siparişlerimizi verdik. Keyfimiz gıcır.

Siparişleri beklerken, hava parçalı bulutlu olunca biraz üşüdük haliyle. Üşüye üşüye yemek yenmez dedik ve içeri geçtik.

Balıklar gelene kadar salatayı tüketelim dedik. Yusuf karıştırmayı bi bitirse yiyecez inşallah. Derken balıklarda geeeeeldiii.

Bir hışımla giriştik balıklara. Öyle bi acıkmışız ki, balıklar bitene kadar masada pek bi sohbet ortamı olmadı. Çıkan sesler genelde "oofff süper yaa." "ne iyi ettikte geldik." "balıkta çok iiymiş haa." şeklinde idi.
Karnımızı güzelce doyurduktan sonra, Çubuklu-İstinye hattı üzerinden karşıya geçtik.

Miss gibi boğaz havası alalım. Erkan abi yine uçuşa geçmiş. Çok pratik bu feribot. 15 dakika kadar sürüyor. Ne ara bindik indik anlayamadık.

Artçı olmak, özellikle İstanbul şehir gezilerinde çok güzel. Etrafta normalde hiç görmediğimiz, dkkatimizi çekmeyen güzelliklere odaklanabiliyorsunuz. Gerçekten motor almasammı ben yaa? Hazır Hasan gibi bi profesyonel bulmuşken. Derken trafik yoğunluklarını aşıp vardık o muhteşem mekana.

Karaköy'e kadar sahilden geze geze geldik. Güllüoğlu'nda tatlılarımızı yuvarladık. Çaylarımızı içtik. Bayaa bi yorgunluğumuzu attık üstümüzden. Hadi dediler son bir nokta daha var gidilecek. Haydaaaa daha nereye gidecez derken bi bakmışım...

Yılların eskitemediği Vefa Bozaıcsı. Leblebileri de karşıdaki kuruyemişçiden taze taze kavurup alabiliyorsunuz.

Recep abinin dediğine göre, artık eskiden olduğu gibi değilmiş. Ben ilk defa gitmiştim bu tarihi mekana. Bence güzeldi ama tabi eskisi ile kıyaslayamadığım için tecribey saygımız sonsuz.

Kapının önünde biraz daha sohbet muhabbet edip ara sokaklardan Sirkeciye doğru gidip feribotla Harem'e geçiyoruz.

Feribot kalkıp, biz eski istanbul'u seyrederken muhabbet yine geyiğe sarıyor. Biraz öyle biraz böyle derken Harem'e yaklaşıyoruz artık.

Karşıma hep güzel insanlar çıktığı için, ben kendimi hep şanslı olarak nitelendiririm. Son bir senedir G.M.K ailesi içine katıldığımdan beri, yine hep güzel insanlar çıktı karşıma. Öncelikle bu gezide beni yalnız bırakmayan bu 4 güzel insana sonrada bu güzel adamlarla bir araya gelmeme vesile olan G.M.K. ailesine yürekten kocaman teşekkürler.
Uzun bir aradan sonra yazdığım ilk gezi raporumdu. Umarım yaşadığım bu mutlu anıyı size de benim hissedebildiğim şekilde geçirebilmişimdir. En kısa zamanda görüşmek dileği ile. Kendinize çok iyi bakın.