10-04-2021, 10:44 AM
Bu geziyi ne kadar uzun zamandır planlıyoruz hatırlamıyorum bile. Sanırım yaz sonu henüz Ağustos ayı bile değildi. Yusuf Ali, Eskişehir'e eşiyle giderken can sıkıntısından farklı bir rota denemek istemiş ve sonuç şu şekilde oldu. Her toplantıda, fırsat bulduğu her anda Eskişehir'e yeni bir rota çizdiğini, böyle virajlı virajlı yollardan, köylerin içinden, dağların arasından, yağlı ballı bize anlatınca dedik tamam bizde gitmeliyiz. Fakat bir türlü fırsat bulamadık. Kısmet Ekim ayının ikinci gününe imiş. Rotayı zaten çoktan çıkaran Yusuf taktı bizi peşine.
İlk durağımız olmazsa olmaz, Köfteci Yusuf'ta kahvaltı oldu. Sabah 8 gibi yola çıkınca haliyle kahvaltımızı yapıp yola çıkmak istedik. Güzelce karnımızı doyurduktan sonra, Adapazarı üzerinden Bilecik yoluna oradan da Geyve ayrımından içeri girdik. Taraklı yolunu bilen bilir. Geniş geniş virajlar, hem de tırmanış olduğu için müthiş keyiflidir. Tabi Ercan durur mu? Yapıştırdı önden, yetişebilene aşk olsun. Meğer Yusuf'un rotasında yolun yarısından köy yollarına giriş varmış. Ercan'ı telefonla arayıp geri çağırmak gerekti. Yaklaşık 1 saatimiz köy yollarında geçti.
Arada bir kaybolup yönümüzü şaşırsak ta kılavuzumuz Yusuf, yolu bulup bizi doğru yola tekrar alıyordu. Tabi arada bir kaybolmadan olmaz.
Kaybolmanın en güzel yanı sanırım verdiğimiz mecburi molalar oluyor. Sağ olsun hem Ercan hem Yusuf orman havasını, bol oksijeni alınca yüzlerinde güller açtı.
Bir sonraki mola yerimiz, Yenipazar oldu. Kendi halinde köyden hallice bir yerleşim yeri. Köy kahvesine dizilmiş amcalar motorları görünce FALIM reklamındaki amcalar gibi bir "VUUUUU" çektiler.
Hatırlatma amaçlı amcaları da şöyle ekliyorum. Teşbihte hata olmaz. Kimsecikler üzerine alınmasın.
Veeee sonunda tepeleri aşıp, dağları sıra sıra geçip, çam ormanlarının içinde Oksijen manyağı olduktan sonra Eskişehir'e tepeden ineceğimiz konuma geldik. Anadolu'nun boz tepeleri, sarı ovaları kucakladı bizi. Ve tabiki ESKİŞEHİR.
Eskişehir alabildiğince uzanan düzlükleriyle bizi karşıladı. Hem temiz havası hem de ilerideki büyük şehir karmaşası ile öylece önümüzde duruyordu.
Tabi ki pozumuzu vermezsek olmaz. #yolumuzuzun
Eskişehir'e tepeden inme operasyonu layığıyla tamamlandı. Şimdi aç karnımızı doyurma vakti geldi.
Yusuf'un üniversite yıllarında gelip gittiği mekanlardan birine girdik. Karnımızı güzelce doyurduk. Kaliteli yemek yapıyorlar. Eğer Eskişehir'e yolunuz düşerse uğramanızı tavsiye ederim. Konumu şöyle bırakayım belki lazım olur. Varuna Memphis
Dönüşe geçmeden önce biraz da şehri turlayalım dedik. Sazova Parkı ( Eskişehir Bilim, Sanat ve Kültür Parkı ) içerisinde ki Masal Şatosunu yol kenarından da olsa görmüş olduk. Gerçekten etkileyici bir yapı olmuş. Geniş bir zamanda gelip bu parkı gezmek çok eğlenceli olur. Artık bir daha ki sefere deyip başka bir noktaya doğru yola çıktık.
Yola çıkıcaz çıkmasına fakat Yusuf'un muzurlukları bitmiyor ki. Zar zor bindik motorlara, tarihi Odunpazarı evlerinin yanından Şelale Park'a doğru yola çıktık.
Şu güzelliği de şöyle koyayım. Gözümüz gönlümüz açılsın. Hep Yusuf'a mı bakalım. Az da motürümüz görünsün.
Eskişehir'e bir başka tepeden bakan bu parkta çok fazla zaman geçirmedik. Kalabalık ortamlarda hala geriliyor insan ister istemez. Nalet kovid maf etti bizi. Oysa ki dipdibe dötdöte çayımızı kahvemizi içerdik insanlarla.
Eskişehir'e veda etmeden son bir foto daha çektik. Ve sonunda dönüş yoluna başladık. Rotamız, ana yolu kullanarak en kısa zamanda evimize varmak. Bilecik üzerinden Pamukova ve Adapazarı TEM otoyolundan evimize kavuşmayı hedefliyoruz.
Adapazarı'na varmadan, tepemizde kara bulutları gördük. Hava da kararmaya başlayacaktı. En iyisi, yağmurluk ve kışlıklarımızı giyinelim derken, bir baktım biri oynuyor diğeri de pantolonunu giyecem diye cebelleşiyor. Bu anı ölümsüzleştirmeliydim. Sonuç ortada. Çok şekerler değil mi?
Ayrılmadan önce son bir fotoğraf daha çekmek isterdim fakat, hava kararmıştı ve Gebze'ye varmadan üçe bölünmüştük. Evli evine köylü köyüne sapa sağlam vardık çok şükür. Yusuf Tuzla'ya varmadan yağmura yakalanmış. Ercan bizimle Pamukova'da benzin almadığı için Derince' de benzin almak için TEM otoyolunda bizden ayrıldı. Ben abimi havaalanına götürmek için doğru eve gittim.
Muhteşem bir gündü. Rotamız şahaneydi. Hem Ercan, hem de Yusuf Ali çok iyi birer yol arkadaşı. Akşam eve döndüğümde bir kez daha sahip olduklarımız için ne kadar şanslı olduğumuzu düşündüm. Hem Ercan'a hem Yusuf Ali'ye çok çok teşekkür ederim. Zahmet edip okuyan dostlarımız, sizleri de bir sonraki gezimizde aramızda görmek isteriz. O zamana kadar kendinize çok iyi bakın. Görüşmek üzere.
İlk durağımız olmazsa olmaz, Köfteci Yusuf'ta kahvaltı oldu. Sabah 8 gibi yola çıkınca haliyle kahvaltımızı yapıp yola çıkmak istedik. Güzelce karnımızı doyurduktan sonra, Adapazarı üzerinden Bilecik yoluna oradan da Geyve ayrımından içeri girdik. Taraklı yolunu bilen bilir. Geniş geniş virajlar, hem de tırmanış olduğu için müthiş keyiflidir. Tabi Ercan durur mu? Yapıştırdı önden, yetişebilene aşk olsun. Meğer Yusuf'un rotasında yolun yarısından köy yollarına giriş varmış. Ercan'ı telefonla arayıp geri çağırmak gerekti. Yaklaşık 1 saatimiz köy yollarında geçti.
Arada bir kaybolup yönümüzü şaşırsak ta kılavuzumuz Yusuf, yolu bulup bizi doğru yola tekrar alıyordu. Tabi arada bir kaybolmadan olmaz.
Kaybolmanın en güzel yanı sanırım verdiğimiz mecburi molalar oluyor. Sağ olsun hem Ercan hem Yusuf orman havasını, bol oksijeni alınca yüzlerinde güller açtı.
Bir sonraki mola yerimiz, Yenipazar oldu. Kendi halinde köyden hallice bir yerleşim yeri. Köy kahvesine dizilmiş amcalar motorları görünce FALIM reklamındaki amcalar gibi bir "VUUUUU" çektiler.
Hatırlatma amaçlı amcaları da şöyle ekliyorum. Teşbihte hata olmaz. Kimsecikler üzerine alınmasın.
Veeee sonunda tepeleri aşıp, dağları sıra sıra geçip, çam ormanlarının içinde Oksijen manyağı olduktan sonra Eskişehir'e tepeden ineceğimiz konuma geldik. Anadolu'nun boz tepeleri, sarı ovaları kucakladı bizi. Ve tabiki ESKİŞEHİR.
Eskişehir alabildiğince uzanan düzlükleriyle bizi karşıladı. Hem temiz havası hem de ilerideki büyük şehir karmaşası ile öylece önümüzde duruyordu.
Tabi ki pozumuzu vermezsek olmaz. #yolumuzuzun
Eskişehir'e tepeden inme operasyonu layığıyla tamamlandı. Şimdi aç karnımızı doyurma vakti geldi.
Yusuf'un üniversite yıllarında gelip gittiği mekanlardan birine girdik. Karnımızı güzelce doyurduk. Kaliteli yemek yapıyorlar. Eğer Eskişehir'e yolunuz düşerse uğramanızı tavsiye ederim. Konumu şöyle bırakayım belki lazım olur. Varuna Memphis
Dönüşe geçmeden önce biraz da şehri turlayalım dedik. Sazova Parkı ( Eskişehir Bilim, Sanat ve Kültür Parkı ) içerisinde ki Masal Şatosunu yol kenarından da olsa görmüş olduk. Gerçekten etkileyici bir yapı olmuş. Geniş bir zamanda gelip bu parkı gezmek çok eğlenceli olur. Artık bir daha ki sefere deyip başka bir noktaya doğru yola çıktık.
Yola çıkıcaz çıkmasına fakat Yusuf'un muzurlukları bitmiyor ki. Zar zor bindik motorlara, tarihi Odunpazarı evlerinin yanından Şelale Park'a doğru yola çıktık.
Şu güzelliği de şöyle koyayım. Gözümüz gönlümüz açılsın. Hep Yusuf'a mı bakalım. Az da motürümüz görünsün.
Eskişehir'e bir başka tepeden bakan bu parkta çok fazla zaman geçirmedik. Kalabalık ortamlarda hala geriliyor insan ister istemez. Nalet kovid maf etti bizi. Oysa ki dipdibe dötdöte çayımızı kahvemizi içerdik insanlarla.
Eskişehir'e veda etmeden son bir foto daha çektik. Ve sonunda dönüş yoluna başladık. Rotamız, ana yolu kullanarak en kısa zamanda evimize varmak. Bilecik üzerinden Pamukova ve Adapazarı TEM otoyolundan evimize kavuşmayı hedefliyoruz.
Adapazarı'na varmadan, tepemizde kara bulutları gördük. Hava da kararmaya başlayacaktı. En iyisi, yağmurluk ve kışlıklarımızı giyinelim derken, bir baktım biri oynuyor diğeri de pantolonunu giyecem diye cebelleşiyor. Bu anı ölümsüzleştirmeliydim. Sonuç ortada. Çok şekerler değil mi?
Ayrılmadan önce son bir fotoğraf daha çekmek isterdim fakat, hava kararmıştı ve Gebze'ye varmadan üçe bölünmüştük. Evli evine köylü köyüne sapa sağlam vardık çok şükür. Yusuf Tuzla'ya varmadan yağmura yakalanmış. Ercan bizimle Pamukova'da benzin almadığı için Derince' de benzin almak için TEM otoyolunda bizden ayrıldı. Ben abimi havaalanına götürmek için doğru eve gittim.
Muhteşem bir gündü. Rotamız şahaneydi. Hem Ercan, hem de Yusuf Ali çok iyi birer yol arkadaşı. Akşam eve döndüğümde bir kez daha sahip olduklarımız için ne kadar şanslı olduğumuzu düşündüm. Hem Ercan'a hem Yusuf Ali'ye çok çok teşekkür ederim. Zahmet edip okuyan dostlarımız, sizleri de bir sonraki gezimizde aramızda görmek isteriz. O zamana kadar kendinize çok iyi bakın. Görüşmek üzere.