Son Aktiviteler

Forum İstatistikleri
  • Toplam Yorumlar:77,037
  • Toplam Konular:4,172
  • Toplam Üyeler:1,635
  • Son Üye:Rukiye Ünal


Yazar: Siyahinci
05-28-2011, 04:34 PM
Forum: Satıyorum
- Yorumlar (16)

Merhaba arkadaşlar
Vitesli motor almak için scooterımı satıyorum.
Ne kadar titiz olduğumu hayrettin ustanın orda gören biliyordur :)
Scooterım yarı çin yarı japon ilan aşağıda..

http://www.sahibinden.com/ilan/vasita-mo...973/detay/

Bu konuyu yazdır


Yazar: Bilemir
05-27-2011, 08:52 PM
Forum: Foto Paylaşım
- Yorumlar (22)

Beni tanıyanlar bilir fotoğrafa ne kadar merakım olduğunu :)..Aslında daha çok portre fotoğrafı çekmeyi seviyorum.Ama motorsiklet ve fotoğraf bir arada olduğu için doğal olarak motorsiklet fotoğraflarına karşıda boş değilim :) lafı fazla uzatmadan buyrun fotoğraflar arkadaşlar fotoğraflar kullandığım gövde 5dmarkII kullandığım lensler ise 85mm,50mm,135mm ve 24-105 .iyi seyirler daha fazlası için;

facebook.com/EmirhanPhotoArt
emirhancoskun.com.tr

10564676626_854a844011_z.jpg

10324926056_e58d02f426_c.jpg

10340434465_eb1e3ac2d2_c.jpg

10340446336_d41a98c0b4_c.jpg

10298417816_a89147847d_c.jpg

10215609656_cfd4a410e9_c.jpg

10215617206_676016823b_z.jpg

9776382761_c49bce945c_z.jpg

9735523177_790f1dc703_z.jpg

9592953815_97640c311f_z.jpg

9570665004_7520110440_z.jpg

9488019617_7ecdb1e154_z.jpg

12475429564_e1f5275480_z.jpg

9386643431_3a22d5ed8e_z.jpg

9289744539_37666cdc6c_z.jpg

9292534974_81676400c0_z.jpg

9242463974_08481a48b9_z.jpg

8999516763_851ee4855e_z.jpg

10739302475_a7dba605e3_z.jpg

10588321103_871dd4c832_z.jpg

10592874513_763c0e10f3_z.jpg

10287337315_d18ee9fc45_z.jpg

10704578795_3bea52cac3_z.jpg

Bu konuyu yazdır


Yazar: Cihan
05-27-2011, 01:52 PM
Forum: Genel Muhabbet
- Yorumlar (5)

Bu konuyu yazdır


Yazar: emomen
05-27-2011, 01:32 PM
Forum: Genel Muhabbet
- Yorumlar (8)

Kapıkargın Köyü imamı Tarık Balkı’nın motosiklet tutkusu başına dert oldu. Bodrum, Göltürkbükü Beldesi Gölköy Camii’ndeki üç yıllık görevinin ardından dört ay önce Dalaman’ın Kapıkargın Köyü Camii imamlığına atanan Balkı’nın, motosikleti ile camiye gidip gelmesi cemaatin dikkatini çekti. Kot pantolonu, motosikletçilerin giydiği montu ve üzerinde ’Scorpion’ yazan kaskı ile farklı bir giyim tarzı olan Balkı’dan köylüler rahatsız oldu. "Kot pantolonlu, racing motosikletli, çılgın imam olmaz. Arkasında namaza durmayız" diyen köylüler, imam hakkında müftülük, kaymakamlık, jandarma ve ilçe emniyet müdürlüğüne şikayette bulundu.

6925.jpg

TEHDİT EDİLDİ

Köyün gençlerinin, gitmesi ve imamlığı bırakması için iki kez tehditte bulunduğunu belirten Tarık Balkı, Dalaman Müftüsü Müftü Selahattin Bozkurt’un da sık sık kendisini çağırıp, şikayetler olduğunu söylediğini, motosikletle camiye gitmemesi konusunda uyarılarda bulunduğunu söyledi. Polis ve jandarmanın da tehditler konusunda kendisini ikaz ettiğini öne süren Balkı, motosiklet tutkusundan vazgeçmeyip geçen hafta Dalaman Müftülüğü’ne istifa dilekçesini vererek Bodrum’daki ailesini yanına döndü.

’HOCAM TEK TEKER YAPTA GÖRELİM’

Aynı zamanda Bodrum Motosiklet Kulübü (BMK) üyesi olan Balkı, motosiklet tutkusunun babasından geldiğini söyledi. Tarık Balkı, şunları kaydetti:

"Motosiklet, yaşam tarzım. Öyle ki sırf gezinti olsun diye Milas ve İzmir’deki arkadaşlarıma çay içmeye gittiğim oluyor. Genç, bekar olmam, giyimim ve motosiklet kullanmam son görev yerimde hoş karşılanmadı. Onların istedikleri, kafalarındaki takkeli, sakallı, elinde tespih, kumaş pantolonlu, sessiz sakin oturaklı bir imam. Bodrum’da büyüdüm yetiştim. Buradaki Gölköy Camii’nde imamlık yaparken bu tür sorunlarla karşılaşmadığım gibi aksine cemaat çok sever hatta motosikletim ile kahvenin önünden geçerken ’Hocam bir gaz ver de sesini duyalım’, ’Hadi bir tek teker yap, motosikleti kaldırda görelim’ der, alkışlarlardı. Yeni görev yaptığım köyde ufak bir tepki bekliyordum. ’Konuşur sorunu, çözeriz’ diye, düşünüyordum. Ancak, mahalle baskısının bu kadar artacağını tahmin etmemiştim. Görüştüğüm köyün ileri gelenleri, ’Genç ve bekar olmaktan geçtik, motor süren imam olmaz. Senden memnunuz. Bilgin var, sorularımıza yanıt veriyorsun ama şu kot pantolonu çıkar, motoru da bırak’ dediler. Benim değil, bu kişilerin yaptıkları dinen vacip değil. Motosiklet kullananlara serseri ve marjinal hayat yaşayan insan olarak bakıyorlarmış. Aynı yerde diş doktoru ve öğretmenin de motosikletleri var. Onların kullanması normal ama ben imam olduğum için değil. Oysaki ben birçok kötü alışkanlıklardan motosiklet sayesinde korundum."

'SUNROOF’A DEĞİL GÖKYÜZÜNE İNANLARDANIZ'

Tarık Balkı, "Sunroof’a değil gökyüzüne inananlardanız" diye konuştu. Balkı, şunları söyledi:

"Ne kadar istemesem de motosiklet kullandığım için bana ’modern imam’ diyenler de var. İmamlığın zaten modernliği yok. Din, zaten yaşayış tarzına hayat tarzına en uygun olanı size verir. Hırsızlık yapma, hak yeme, insanlara, doğaya, hayvanlara zarar verme sadece dinin gereklerini yerine getir. İslam, hoşgörü ve kolaylık dini. İşte yobazlık denilen şey aslında benim yaşadıklarımdır. Yani bir imamın, görevi nedeniyle motosiklet kullanamaması, bu beni çok üzdü, psikolojimi bozdu. Bana göre imam uçak dahil her türlü aracı kullanabilir."

KÖYLÜYE AYAK UYDURAMADI İDDİASI
Muğla’nın Dalaman İlçesi’ne bağlı Kapıkargın Köyü’nün motosiklet tutkusu nedeniyle ‘Tek teker imam’ lakabıyla tanınan imamı 24 yaşındaki Tarık Balkı, köylülerin ve müftülüğün, "Cemaat arkanda namaza durmaz" diyerek, tehdit ve baskıda bulunduğunu ileri sürüp, görevinden istifa etti. Balkı, "Benim değil, bu kişilerin yaptıkları dinen vacip değil" dedi.

Dalaman Müftüsü Selahattin Bozkurt telefonla yaptığı açıklamada İmam Balkı’nın çok genç ve hayat tecrübesinin olmadığını söyledi. Köylülerin tepkisinin çok normal olduğunu ileri süren Bozkurt, "Balkı’nın motosiklet tutkusu hastalık derecesine ulaşmış. Kendisini çok kez uyardım. Neredeyse evine motosiklet ile girecek durumdaydı. Kullandığı motosiklet sürat motoru olduğu için günlük motosikletlere benzemiyor ve dikkat çekiyor, köyde gürültü yapıyordu. Bu nedenle gençlerle ve köylülerle arasında sorun çıktı. Bizi dinleseydi geleceği parlak bir imamdı. Ayrıca motosiklet tutkusu Facebook’a da yansımış. Facebook sayfasında garip garip fotoğraflar vardı. Köylüye ayak uyduramadı" diye konuştu.

MOTOSİKLETÇİLERDEN DESTEK

BMK Başkan Yardımcısı Ömer Ölçer de imam Tarık Balkı’ya yapılanın Ege insanına yakışmadığını belirtti. Ölçer, "Bu konuda hazırladığımız raporu Türkiye motosiklet Federasyonu’na ilettik. Arkadaşımızın bir an önce görevine dönmesi için ne gerekiyorsa yapacağız" dedi.

Bu konuyu yazdır


Yazar: emomen
05-26-2011, 07:00 AM
Forum: Moto Kafe
- Yorumlar (27)


Bildiğiniz gibi motosiklet kullanmak 4 tekerlekli bir araca göre daha çok dikkat ve özen gerektiren bir araçtır. Bundan dolayı bu bilgileri dikkatle okumanızı ve uygulamanızı önemle belirtiyoruz.

Motosiklette mutlaka olması gereken en önemli şey motosiklet kaskıdır. Motosiklet kaskını kesin taktığınızı düşünüyoruz.

Kaskın Önemi

Motosiklet kullanırken en önemli şart kask takmaktır. Pek çok aktivitenin kendine özgü koruyucu ekipmanları vardır. Motosiklet kullanmak da bunlardan birisidir. Her sürücü ve artçı özel bot, pantolon, mont, eldiven ve standartlara uygun kask giymelidir. “Kask boyun kırar, görüsü engeller, duymayı azaltır” gibi söylentilerin asılsız olduğu yaşanan tecrübelerle kanıtlanmıştır. Bilinçli sürücüler her zaman kask takar. Kısa mesafelerde bile mutlaka kaskınızı takın.

Kask Neye Yarar?

Kask hayatınızı kurtarır. Motosiklette en iyi koruma aracıdır. Motosikletinizin anahtarını elinize aldığınız anda kaksınızı da almayı alışkanlık haline getirin ikisi ayrılmaz bir ikilidir. Elbetteki kask motosiklette her derde deva bir şey değildir ancak bir kaza anında beyninizi, yüzünüzü ve hayatınızı korur. Diğer koruyucu giysilerle birlikte kask, kaza anında yaralanmayı en aza indirir. Arabadaki emniyet kemeri gibi, kaska da gerek olmadığını düşünenler olabilir. Ama unutmayın ki her an kaza olabilir. Bu yüzden mutlaka kaskınızı takın.
Motosiklet kullanırken her an her şey olabiliyor. Mesafe kısa olsa bile örneğin “hemen markete gidip geleceğim, kask takmama gerek yok” demeyin. Her yıl pek çok sürücü kask taktığı için hayatta kalıyor ve buna şükrediyor. 'kinci olarak, iyi bir kask konforu yüzünden motosiklet zevkinizi ikiye katlar. Kask, kulaklarınızda kükreyen, suratınıza ve gözlerinize çarpan rüzgarı keser. Havada uçuşan böcek ve diğer nesnelerden korur. Hava değişikliklerinden etkilenmenizi ve yorulmanızı azaltır. Üçüncü olarak, kask takmak motorcuların sorumluluk sahibi kimseler olduğunu gösterir. Kask takmak, kanuni zorunluluk olması bir yana, sürüş sırasında diğer sürücüler tarafından görülmenizi de sağlar. Bir çok kişi trafik polisinden kaçmak için kask kullanıyor sizde bu gruba girmeyin.
Kask Sizi Nasıl Korur Farklı kasklar farklı amaçlar içindir. Ağır sanayi ve inşaatlarda çalışanlar, amerikan futbolu oynayanlar ve askerler kask takar. Fakat hiçbir kask birbirinin yerini tutmaz.

Motosiklet kaskları çok komplikedir ve özel tasarlanmıştır. Yıllar süren bilimsel araştırmaların neticesinde geliştirilmiştir. Bir motosiklet kaskında 4 temel parça bulunur : dıs yüzey, darbe emici iç yüzey, konforlu ped ve iyi bir sabitleme sistemi. İlk anlatacağımız dış yüzey; genellikle aynı aileden olan güçlendirilmiş fiber bileşimi yada termoplastikten (polikarbonat gibi) yapılmıştır. Bu çok güçlü bir maddedir ve sert bir seye çarptığında korumak üzere tasarlanmıştır. Darbe ile oluşan enerjiyi kafanıza ulaşmadan dağıtmayı sağlar. Ancak bu, sizi korumak için tek basına yeterli değildir.

Dıs yüzeyin içinde aynı derecede önemli, genellikle geliştirilmiş polistren’den (çogunlukla strofor gibi oldugu düsünülen) yapılmıs darbe emici bir iç yüzey vardır. Bu yogun tabaka, kask durmus ancak kafanız hareket etmeye devam etmek isterken olusan darbeyi emer. Her iki yüzey ve astar, sert darbelerde olusan basıncı tamamen dagıtır. Bazı kaskların dıs yüzeyleri siddetli darbelerde çatlayabilir ya da kırılabilir. Bunun nedeni kaskın darbeyle olusan basıncı emmesidir. Bir kaza sonrasında kullandıgınız kask hasar görmemis gibi görünebilir. Ancak koruma etkisi azalmıs olabileceğinden değiştirilmelidir.


Konforlu ped, yumusak köpük ve kumastan olusan kafanızı saran tabakadır. Sizi rahat tutar ve kaskın tam olarak kafanıza oturmasını saglar. Bazı kasklarda bu kısım temizlik için sökülüp takılabilmektedir.

Sabitleme sistemi ya da çene kayısı çok önemlidir. Kaza anında kaskın kafanızda kalmasını saglar. Kayıs, kaskın her iki yanına baglıdır. Kaskı her taktıgınızda mutlaka kayısı da güvenli bir sekilde baglayın. Bu islem sadece birkaç saniyenizi alır. Kayısı baglamadan kask takmak, emniyet kemeri takmadan araba kullanmaya benzer.

Arkadaşlar burası çok önemli lütfen okuyun

Kask Seçimini Nasıl Yapmalısınız Rengi, sekli ve fiyatı hangi kaskı alacagınızın seçiminde etkili olsa da siz öncelikle koruma ve rahatlığı düşünün. Kapalı (fullface) bir kask yüzün tamamını kapattıgı için daha güvenlidir. Ayrıca vizörü kapalıyken gözlerinizi de korur. Yarısçılar ilave güvenlik ve rahatlık için kapalı kaskları tercih eder.

Bazı sürücüler açık kaskları tercih edebilir. Aynı temel parçalar, bu kasklarda da vardır ancak kapalı kasklar gibi yüzü ve çeneyi korumazlar. Eger açık bir kask kullanıyorsanız vizörlü olmasına dikkat edin. O yoksa yüzünüze sıçrayabilecek taslara karsı motosiklet gözlügü takmanız gerekir. Sıradan gözlük ya da günes gözlükleri yeterince korumadıgı gibi, sürüs esnasında yüzünüzden uçabilir.
Kısa yarım bir kask az da olsa kafanızı korur. Bu kasklar kaza sırasında basınızdan çıkacak gibidir. Bu nedenle kısa yarım kasklar tavsiye edilmez. Bugün iyi bir kask, degisik fiyat aralıklarında alınabilmektedir. Pek çok üretici, kasklarını son model motosikletlerin renklerine uygun olarak üretmektedir. Agır ve hantal kaskların yerini sürekli gelistirilen, hafif ve modern malzemelerden üretilen kasklar almıstır.

Video
http://www.uzmantv.com/kask-alirken-nele...ek-gerekir

Bu konuyu yazdır


Yazar: emomen
05-26-2011, 12:53 AM
Forum: Genel Muhabbet
- Yorumlar (40)

Sezgin abi bu akşam Gmk toplantısı sonrasında motosiklet kazası geçirdi, şuan hastanede kontrol altında...
Umarım en yakın zamanda taburcu olur.


1465.jpg

Bu konuyu yazdır


Yazar: Cihan
05-23-2011, 07:18 PM
Forum: Moto Kafe
- Yorumlar (2)

Arkadaşlar Gebzede iç lastik satan bir yer varmıdır. 21 ve 17 inç. Tabi hesaplı olacak, kalite çok önemli değil. Nette 50tl civarı çünkü. Yedek olarak dursun diye yanımda taşıyacağım.

Bu konuyu yazdır


Yazar: emomen
05-23-2011, 11:51 AM
Forum: Görülesi Yerler
- Yorumlar (5)

22.05.2011 tarihinde Çanakkale şehitliğine gittim, ilk gidişimin heyecanı var içimde tabi yol bir türlü bitmiyor.
Yanıma fotoğraf makinası götürmedim internetten fotografları temsili koyacam.

Neden götürmedin diye soracak olursanız! Ben yıllardır Çanakkale'yi fotoğraflardan görüyorum nasıl olsa gördük fotoğraflar ve videolar var diyordum,işte bu yüzden fotoğraf çekmedim gidin görün arkadaşlar:tamam:

Gece yolculuğu güzel ama devamlı horluyanlar var uyuyamıyorum :]
Sabah ezanıyla Çanakkale eceabat'a giriyoruz. Namazı kıldıktan hemen sonra sabah kahvaltısına yani ençok sevdiğim kısıma geçiyoruz.

Rehberi ayarladıktan hemen sonra gezi planımızı yapıyoruz ve yola koyuluyoruz.

Gezi planımız şöyleydi ;

Kilitbahir Kalesi
Seyit Onbaşı
Şahindere
Kaymakam(Yarbay Hasan)
Şehitler Abidesi
Yahya Çavuş
57. alay Şehitliği
Conk Bayırı

İnternetten alıntı yaparak rehberin anlattıklarını ifade etmeye çalışıyorum, okumanızı tavsiye ederim.

Kilitbahir Kalesi;
kilitbahir_5_lge.jpg

Asıl ismi kilid-ül bahr yani denizin kilidi'dır. Kale,1452 yılında istanbul kuşatması esnasında papalık donanması'nın bizans imparatorluğu'na yardım etmesini önlemek amacıyla Fatih sultan mehmet tarafından 93 günde yaptırılmıştır. kale iç ve dış sur duvarlarından ve avlu içinde yedi katlı üçgen bir kuleden oluşmaktadır. Sultan süleyman tarafından restore edilmiş, bu esnada güney kısmı çevreleyen bir sur duvarıyla dış uçta bir kule (sarıkule) inşa edilmiştir.
1870 yılında sultan abdülaziz tarafından tekrar restore edilmiştir, duvar kalınlıkları 4-6 metre arasındadır. Dış sur duvarları 4 metre, ikinci dış kale 18 metre, iç kale 30 metre yükseklğindedir.

Seyit Onbaşı
seyit_onba__.jpg

Çanakkale Savaşları'nda Deniz Savaşları sırasında Seddü'l- bahir açıklarında bulunan düşman gemileri Morto Koyu ile Seddü' l- bahir tepesini sürekli bombardıman altına almışlardı. Türk mukavemeti gittikçe azalıyordu. Kendilerini Allah' ın koruyuculuğuna bırakan Türk birlikleri şehitlik mertebesine ulaşmayı arzu edercesine, kaçmak yerine son gayretleriyle mücadele ediyorlardı. Bu sırada bir İngiliz gemisinden atılan büyük bir bomba Morto Koyu sırtlarındaki bir topçu birliğimizi toptan imha etti. İçlerinden yalnızca Seyid Ali Çavuş kurtulmuştu. Çavuş etrafındaki manzara karşısında duyduğu ızdırap ile dünyada eşine az rastlanacak bir olay gerçekleştirdi. Duyduğu acı ile normalde üç kişinin zor taşıdığı 257 kiloluk bombayı yerinden tek başına kaldırdı, taşıdı, topun namlusuna sürdü ve ateşledi. Bu mermi gideceği yeri de biliyordu. Queen Elizabeth gemisinin bacasından içeri girdi ve gemi ortadan ikiye ayrılarak battı. Burada, 257 okkalık bir mermiyi kaldırarak olağanüstülük gösteren Seyit Ali Onbaşı ile ilgili menkıbeyi Mehmet İhsan GENİŞÇAN, eserinde şöyle anlatıyor: " Ne hikmetse bataryada tek top ayakta kalabilmiş, fakat onun da vinci kırılmış olduğundan mermileri namluya sürülemiyordu. Yüzbaşı Hilmi Bey , etrafından birilerinden yardım alabilmek düşüncesiyle bataryadan uzaklaştığı sırada Niğdeli Ali ile Koca Seyit ümitsiz ve perişan ne yapacaklarını düşünüyorlardı. " Ulu ve yüce Allah' tan başka hiçbir güç ve kuvvet yoktur. " duası Seyit' in ağzından nûr tanesi gibi dökülmeye başladı. Seyit Ali, bu duayı defalarca okudu. Bu yakarış şüphesiz hiç kimseninkine benzemiyordu. Aşk ile kendinden geçmesi ve 257 okkalık top mermisini kucaklayıp omzuna alması bir oldu. Demir basamakları tam üç kez inip çıktı. Yanında bulunan Niğdeli Ali, Seyit ' in göğüs ve omuz kemiklerinin çatırtısını duyuyor, hayret ve dehşet içinde kalıyordu. Topun namlusuna sürülen üçüncü mermi savaşın kaderini böylece değiştiren olayı yaratmış ve İngilizler' e ait "Ocean" isimli zırhlı, bu merminin isabetiyle korkunç yara almıştır. Aynı gün geç saatlerde Çanakkale Boğazı Müstahkem Mevki Kumandanı Cevat Paşa, ödül olarak Seyit' e onbaşılık rütbesini verdi. Merminin bir defada kendi huzurunda kaldırılmasını istedi. Bunun üzerine Seyit Onbaşı, Cevat Paşa' ya şu cevabı verdi: " Ben bu mermileri kaldırırken gönlüm, Allah'ın feyziyle doldu. Ancak bu kuvvetin sırrı o anda bana Allah' ın ihsan ettiği bir vergi idi. Bu ağırlığı kaldıracak kadar bir makam varmışsam bu dua ve rıza ile olmuştur. Ancak şimdi kaldırmam mümkün değildir kumandanım"

Şahindere

sahindere.jpg

Çanakkaledeki birçok anıt ve mezarlıktan farklı (temsili rdeğil) gerçek bir mezarlıktır. Soğanlıdere Şehitliği gibi “Şüheda Kabristanları” projesi bünyesinde düzenlenmiştir. Burada, Zığındere Muharebesi’nde savaşan 28., 29., 30. ve 126. Alaylar’da şehit düşenlerin gömülü olduğu gerçek bir şehitliktir. Buradaki mezarlardan bir tanesinin etrafı demir parmaklıkla çevrilmiştir ve üzerinde orijinal kitabesi bulunmaktadır. Bu mezar, 30. Alay’dan Mülazım-ı Sani (Üsteğmen) Mustafa Efendi’ye aittir. Ayrıca bu bölgede 4. Tümen Seyyar Hastanesi de kurulmuştur. Bu şehitlikte isimleri tespit edilen 2177 şehit yatmaktadır.


Kaymakam(Yarbay Hasan)

hasan.jpg

Fransızlar ve sömürgeleri olan Senegalli (uzun palaları ile meşhur siyahi askerler) ve Tunuslu askerlerle çarpıştığımız bu bölge süngü süngüye, boğaz boğaza çok kanlı muharebelere tanık olmuştur. Bu muharebelerin birinde 11 Temmuz 1915’te Yarbay Hasan Bey şehit olur.

Kerevizdere’ye gelen her ziyaretçinin bilmesi gereken en önemli olaylardan biri şudur. 11 Temmuz günü başlayan Fransız deniz ve kara topçusunun atışları birinci hattımızı mezbahaya çevirir. Kerevizdere adeta cehennemi andırmaktadır. Bu koşullar altında Fransız askerleri Kansızdere ye kadar iner. Muharebe sargıyerinde devam eder. Dereye kadar geçen muharebelerde üç alay komutanını şehit veririz (Yarbay Hasan Bey’de bunlardan biridir). İkinci hattan, iki gün boyunca düşmanın bombardımanını ve arkadaşlarının durumunu gören Türk askeri en sonunda isyan eder ve 13 Temmuz 1915 günü emirsiz bir halde siperinden fırlar. Ateş altında 500-600 m koşarak Fransızların üstüne saldırır. İkinci hatta bir bölük zorlukla tutulabilmiştir, tutulmasalar onlarda saldırıya geçeceklerdir. Neredeyse çökmek üzere olan birinci hat dolayısı ile Kerevizdere böylelikle kurtulmuş olur.

Rehber anlattı ama ynede internetten güzel bir yazı bulup ekliyorum ; ( Peygamber efendimiz Çanakkalede Şehitlerimizi yalnız bırakmamış )

Bu millet 1000 yıl boyunca mukaddes dinimize bayraktarlık yapmış, O’nu dünyanın dört bir yanına taşımış ve insanlar tarafından en iyi şekilde tanınması için en güzel şekilde temsil etmeye çalışmıştır. Yüce Peygamberimiz’e gönülden bağlı olan ve “Biz O’nun haremeyninin ancak hadimleriyiz” diyen milletimiz dara düştüğünde, elbette ki vefalıların en vefalısı olan bu büyük insan, onları bu durumda yalnız bırakmayacaktır. Şimdi hep birlikte yine 1915’li yılların karanlık ve kan kokan günlerine, Gelibolu sırtlarına gidelim ve bu anlattıklarımızı birlikte yaşayalım. Bakalım kahraman Mehmetçik, Rasülullah Efendimiz (sav) ile nasıl karşılaşıyor.
Anlatacağımız olayın kahramanı Yarbay Hasan Bey birliğinin tam önünde atıyla ilerliyordu. Bu vaziyette Kilitbahir köyünün tam ortasındaki meydan çeşmesine kadar gelmişlerdi. Birkaç kişi kovalarını doldurmak için çeşme başında bekliyordu. Bu sırada üzeri yara bere içerisinde olan, vücudundaki tüylerin büyük bir kısmı dökülmüş, adeta iki büklüm bir köpek çeşmenin yalağına doğru yanaşmaya başladı. Onun bu feci halini gören su başındakiler hayvanı çeşmeye yaklaştırmadılar ve uzaktan taş atarak yanlarından kovdular. Çeşmeye yanaşıp su içemeyeceğini gören zavallı hayvan tam boynunu bükmüş oradan uzaklaşırken olayı saniyesi saniyesine takip eden Yarbay Hasan Bey hemen atından indi, hayvanın üzerindeki yaralar ve yaralardan akan irinlere aldırmadan onu kucakladı ve çeşmenin yanına götürdü. Önce susuzluğunu giderdi köpeğin, ardından bir bir yaralarını temizledi. Az sonra da karnını doyurup oradan uzaklaştı. Şimdi birliğinin başındaydı Hasan Bey ve aldığı emre uyarak Kerevizdere Cephesi’ne gidiyordu.
O günden sonra Hasan Bey bu köpeği bir daha hiç yanından ayırmadı. Adını Canberk koymuştu. Canberk kısa zamanda bu yeni hayatına alıştı. O Mehmetçiklerin yanından hiç ayrılmıyor, onlarla birlikte en şiddetli çatışmalara katılıyor, top gülleleri etrafta patlarken kahraman Türk askeri ile birlikte düşman siperlerine atlıyordu. Kısa zamanda tam manasıyla iyileşmişti Canberk. Tüyleri yeniden çıkmaya başlamış, tüm yaraları kapanmıştı.
Askerler Komutanları Hasan Bey’in bu köpeğe neden bu kadar ilgi gösterdiğini merak ediyorlardı.Bir gün bir tanesi dayanamayarak sordu;
“Efendim bu köpeğe neden bu kadar itina ediyorsunuz?”
“Evet itina ediyorum, çünkü Cenab-ı Hak’ın yarın Kıyamette bana bu köpeğe neden merhamet etmedin? diye sormasından korkuyorum.”
Bu bölgeye sevk olunalı uzun süre olmuştu. Hemen her gün bitmek tükenmek bilmeyen çarpışmalara katılıyorlardı. Özellikle Fransızlarla çarpışmalarında gırtlak gırtlağa birbirlerine giriyorlardı. Düşmanın sayısı çok fazlaydı, neredeyse ardı arkası kesilmiyordu. Bazı geceler Türk siperlerine ani baskınlar düzenliyorlardı. Ama Canberk geceleri gözünü neredeyse hiç kırpmıyor ve gece baskınlarını, ortalığı velveleye veren havlamaları ile hemen haberdar ediyordu.
11 Temmuz günü de sabahtan itibaren şiddetli siper çarpışmaları ile başladı. Önce Fransızlar taarruza kalktılar. Mehmetçik zorlansa da bu hayasızca akını püskürtmesini bilmişti. Derken bu kez de Mehmetçik taarruza geçti ve düşmanı saklandıkları siperlerinden sökmeye muvaffak oldu. Düşman geri siperlere doğru kaçıyordu. Mehmetçik bu siper savaşını da kazanmıştı. Ortalık Fransız askerlerinin cesetleri ile doluydu. Mehmetçik ortalıkta koşuşuyor, kimileri yaralı olan arkadaşlarını sargı yerlerine yetiştirmeye çalışırken kimileri de şehit olan arkadaşlarının defin işleri ile uğraşıyordu. Hasan Bey de askerlerinin arasında onların bu faaliyetlerini izliyor, gerekli direktifleri veriyordu. O sırada bir Fransız askeri dikkatini çekti. Ölü gibi boylu boyunca yatan askerde hafif bir kıpırdanma olmuştu. Hasan Bey askerin yaralı olduğunu düşündü. Eğer yaralı ise hemen hastaneye kaldırılmalıydı. Osmanlı askeri, karşıdaki düşmanı bile olsa eğer yardıma muhtaçsa ona elini uzatmasını bilirdi. Çanakkale Savaş Hatıraları bunun yüzlerce örneği ile doludur. Hasan Bey de dininden aldığı bu yüce ahlak ve şefkat hisleriyle, yerde yatan Fransız askerine doğru yaklaştı. Tam yarası var mı? Diye ona uzanmıştı ki, hiçbir yarası olmadığı halde ölü numarası yapan ve bir elinde kamasıyla bekleyen kalleş düşman askeri, elindeki kamayı Yarbay Hasan Bey’in göğsüne sapladı. Hasan Bey derin bir ah çekerek yere yıkılıvermişti. Şaşkınlık içinde ne olduğunu anlayamayan Mehmetçikler hadiseye müdahale ettiler ama geç kalmışlardı. Komutanları yerde yatıyor, yarasından oluk gibi kan akıyordu.Yanına yaklaşan askerlerine fısıltı halinde “Allah şahidimdir ki bu Fransız’a kötü bir niyetle yaklaşmadım.” Dediği duyuldu.
Uzaklardan bir havlama ses duyuldu birden. Askerler sesin sahibini iyi tanıyorlardı. Canberk olanca hızıyla oraya geldi ve veli nimetinin o halini görünce hemen yanına çöküverdi. Sahibinin ellerini yalıyor, kalkmasını istiyor, adeta gözlerini onun gözlerinden ayırmıyordu. Derken alay imamı geldi. Hasan Bey’in yanında Kur’an okumaya başladı. Daha yeni başlamıştı ki, Hasan Bey birden bire; İmam efendi “LA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYYİL AZİM.” Duasını 33 kere okuyunuz dedi. İmam efendi okurken Hasan Beyde bunu tekrar etmeye çalıştı.
Artık Hasan Bey’in gözleri buğulanmaya, o güzel çehresi solmaya başlamıştı. Birden silkinir gibi oldu. Gözleri sanki yanındakileri değil de ufku takip ediyordu. Sonra başını yanındakilere çevirmeden, gözleri hala öteleri takip eder bir vaziyette fısıltıyla, “Beni ayağa kaldırınız.” Dedi. Askerleri, komutanlarının bu son emrine de hemencecik uygular ve Hasan Bey’in koltuklarına girerek kaldırdılar. Üstü başı kan içinde, son anlarını yaşamakta olan Yarbay Hasan Bey, “La ilahe illallah Muhammedün Resulullah” dedi. Yüzünde derin bir tebessüm oluşmuştu. Ve bu vaziyette iken dudaklarından şu sözler döküldü: “NİYE ZAHMET BUYURDUNUZ YA RASULULLAH

Şehitler Abidesi
canakkale-sehitler-abidesi.jpg

Anıt tüm ÇANAKKALE Şehitleri adına dikilmiştir. Eski hisarlık sırtında Ömer Kaptan tepesi üzerindedir. Üniversite gençliğinin ön ayak olmasıyla, bütün Türk Milletinin yardımıyla yapılmıştır. Morto Limanı ile Çanakkale Boğazının girişi arasındadır. Anıtların en görkemlisidir. Anıt 41.7 m. yüksekliktedir. Temeli 19 NiSAN 1954te atılmış. 21 AĞUSTOS 1960 tarihinde açılmıştır. inşaat 6,5 yıl sürmüştür. Ayakları 10ar metre aralıklıdır. 30x30 metrelik bir onur holü vardır. Ayak ölçüleri 7,5x7,5 metredir. Anıt tümü ile 625 metrekarelik bir alanı kapsamaktadır. Abide ayakları üzerinde bulunan rölyefler 27 Kasım 1999 tarihinde Kültür Bakanı tarafından yaptırılarak açılmıştır.
iyi bir ışıklandırma sistemi yapılmıştır. Bahçesindeki bayrak direği 25 metre yükseklikte, yekpare bronzdan olup (pirinç) Anıtkabirdekinin eşidir

Yahya Çavuş

yahya_cavus.jpg

19. Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal 24 Nisan 1915 günü bütün birliklerle karaya ayak basacak her işgalci düşman askerlerinin yok edilmesi emrini verdi. 25 Nisan 1915 sabahı düşman savaş gemileri Ertuğrul Koyu'na tonlarca bomba yağdırdı. 26. Alay'ın 3. Taburu bu bölgeyi koruyordu. Tabur Komutanı Mahmut Bey ile Asteğmen Hüseyin Bey'in şehadeti üzerine komuta Ezineli Yahya Çavuş'un eline geçti. Yahya Çavuş Galiçya ve Balkan Savaşı'na katılmış 28 yaşında cesur bir asker sağ kalan 67 arkadaşı ile siperlerde mevzilenmiştir. Albien ve River gemilerinden şafakla beraber karaya çıkmaya başlayan 3000 düşman askerini Ertuğrul Koyu'nun sularına gömmüş, deniz kızıla boyanmıştır. 48 saat düşmanın binlerce top mermisi ve askerine karşı kıyı ve siperleri korumuştur. Düşman bir tümen bildiği Türk Birliği'ni Yahya Çavuş'u siperlerinde 62 kahraman ve şehidin cesedi ile karşılaşınca hayretler içinde kalmıştır.


Yahya Çavuş Şehitliği'ndeki şu dörtlük Yahya Çavuş'u ve takım arkadaşlarının kahramanlığını veciz şekilde anlatmaktadır:

“Bir kahraman takım ve de Yahya Çavuş'tular
Tam üç alayla burada gönülden vuruştular
Düşman tümen sanırdı bu şahane erleri
Allah'ı arzu ettiler, akşama kavuştular”


57.alay komutanlığı
LiveImages%5CFoto%20Haber%5C156%5C57.%20...57alay.jpg

57.alay_2005_t_ren.jpg

Dünyanın en cesur alayıdır...
Şehitlik, Kabatepe-Conkbayırı yolu üzerinde Kılıç Bayırı'nın güneyinde, Bomba Sırtı'nın kuzeyindedir. Bu sembolik Şehitlik, 1992 yılında mimar Nejat Dinçel tarafından tasarlanarak inşa edilmiştir. Gerçek şehitlik Yarbay Hüseyin Avni Bey'in mezarı karşısında bulunan Çatal Dere Vadisi içerisindedir. Şehitliğin hemen girişinde sağ tarafta 10 Eylül 1994'te 108 yaşında vefat eden Hüseyin Kaçmaz'ın bronz heykeli bulunmaktadır. Şehitliğin inşası esnasında yan yana iki iskelet bulunmuştur. Yanlarında bulunan künyelerden, birinin 57. Alay, 6. Bölük Komutanı Üsteğmen Mustafa Asım Bey'e diğerinin de Yüzbaşı Woister'e ait olduğu tespit edilmiştir. Bu iskeletler şehitliğin kuzey ucunda bulunan anıtın hemen ön kısmına, ilk bulundukları yere gömülmüştür. 57. Alay, Yarbay Mustafa Kemal'in komutasındaki 19. Tümen'e bağlı bir alaydır. Mustafa Kemal'in emriyle bu bölgeye gelmiş ve savaş sonuna kadar bu bölgenin savunmasında birçok kahramanlıklar göstermiştir. Atatürk'ün 57. Alay'a verdiği çok ünlü emir şöyleydi: "Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir." Emri alan 57. Alayın erinden komutanına kadar tamamı burada şehit oldular.

Conk Bayırı
conk-bayiri.jpg

I. Anafartalar Savaşı'nın muharebeleri sonlanır sonlanmaz bölgeye hareket eden Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey, 10 Ağustos sabahı saat 04:30'da bölgedeki 8. ve 9. Tümenlerin taarrunu yönetmiştir. Ani bir süngü taarruzuyla girişilen ileri hareket Müttefik hatlarını 500-1.00 metre geri atmıştır. Bu muharebeler, Çanakkale Savaşı'nın en kanlı çatışmaları olarak tarihe geçmiştir.

Anzak 2. Tümeni, 6 Ağustos 1915 sabahı, Sarı Bayır Harekâtı olarak bilinen taarruzlarıyla Conk Bayırı ve Besim Tepe’ye taarruz etmişlerdi. Takviye İngiliz kıt’alarıyla sürdürülen bu taarruzlar 10 Ağustos’taki bu Osmanlı taarruzu ile tümüyle geri atılmış olmaktatır.

Bu konuyu yazdır


Yazar: Cihan
05-23-2011, 06:00 AM
Forum: Moto Kafe
- Yorumlar (11)




Nefes kesici beyler.

Bu konuyu yazdır


Yazar: Cihan
05-20-2011, 05:05 PM
Forum: Genel Muhabbet
- Yorumlar (18)

Arkadaşlar çalışmalar muhteşem. Keşke bu duyarlı insanlar toplumları yönetse diye içimden geçirdim dinlerken.


web sayfası

Bu konuyu yazdır