Son Aktiviteler

Forum İstatistikleri
  • Toplam Yorumlar:77,036
  • Toplam Konular:4,174
  • Toplam Üyeler:1,629
  • Son Üye:Yafes


Yazar: ŞENER
12-13-2010, 12:17 AM
Forum: Dökümanlar
- Yorumlar (1)

Hepimizin bildiği şeyi tekrarlamak belki garip olacak ama bilmek farklı uygulama farklı olmasın lütfen. Bir kez daha okuyalım ..

Motosiklet Kullanma Sanatı
Türkiye’de motosikletlere olan merak her geçen gün artıyor. Bazıları trafik sorununu ortadan kaldırmak, bazıları da tutkularından dolayı motosiklet kullanıyor. Motosiklet sürücülerinin bir anlık hataları ise, ölüme bile götürebilecek çok ciddi kazalara neden oluyor.

Yola çıkmadan önce motosiklet nasıl kontrol edilmelidir?
Motorumuza binmeden önce birkaç küçük detayı kontrol etmek, bizim çok daha güvenli bir biçimde yolculuk yapmamızı sağlayacaktır:

—Benzin var mı yok mu?

—Yağ sızıntısı var mı yok mu?

—Radyatörün suyu eksik mi değil mi?

—Hasar kontrolü yapılmalı. Fren kolu, debriyaj kolu, fren çubuğu, vites çubuğu ve zincir gerginliği, yerinde mi, kabaca bakılmalı.

—Tüm elektrik aksamının yani farların, stopların, sinyallerin çalışıp çalışmadığı kontrol edilmeli.

—Lastiklerin durumuna bakılmalı.

--Motor sürücüsünün pantolonu, montu, eldiveni, kaskı olmalıdır.

Yağmurlu havalarda motosiklet kullanmak doğru mu? Yağmurlu havalarda nelere dikkat edilmelidir?

Yağmurlu havalarda tabii ki motosiklet kullanılır. Dikkat edilecek bir iki nokta var. Birincisi, yağmura uygun bir lastik kullanılması. Yere değen tek malzememiz olan lastiklerimizin, diş derinliğinin yağmur suyunu drene edebilecek, dışarı atabilecek kadar iyi ve derin olması gerekir. Ayrıca, soğuk zemine uygun bir lastik hamuru seçmek de çok yararlı olacaktır.

İkincisi ise, motosikletimizi çok daha yumuşak kullanmak gerekliliğidir. Yağmurlu havada görüşümüz az olacağından, hızımızı buna göre ayarlamak, daha temkinli olmak gerekecektir. Yurdumuzdaki motosiklet mağazalarından temin edebileceğiniz ve parmağa takılan minik yağmur sileceklerinden kullanmak ise, son derece yararlı olacaktır.

Motosikletle sollama yaparken nelere dikkat edilmelidir?

Sollamalarda, önümüzdeki araç ile hızımızı doğru ayarlamamız gerekir. Sollayacağımız araca çok hızlı yaklaşmamalıyız. Önce karşı trafiği, sonra arkamızdaki trafiği kontrol etmeli, her iki şart da müsait ise, yolun geçmemize izin verip vermediğine bakmalı, sonra sollamaya başlamalı ve peşinden hızlanmalıyız. Yani önce etrafı görmeli, sonra pozisyonumuzu almalı, sonra hızlanmalı ve vitesimizi -gerekiyorsa- yükseltmeliyiz.

Motosikletin arka tarafında oturan kişi sürücüye nasıl yardımcı olmalıdır?

Motosiklet için yüreği çarpan biniciler olarak bizler, yolcularımızın ilk ve daha sonraki motosiklet gezintilerinden daima zevk almalarını isteriz. Bunu sağlamak için akıcı, nazik ve güvenli sürüş yapmalıyız. Eğer hızlanma esnasında, vites değiştirirken ya da fren yaparken onların kaskı sizinkine mütemadiyen çarpıyorsa, bu sizin kullanım hatanızdır, onların değil. Bu, akıcı bir sürüş yapmadığınızı ortaya koyar.

Bu deneyimi daha önce hiç yaşamamış biri için motosiklet yolculuğu çok ürkütücü gelebilir. Onlar, daha önce motosikletin ne kadar tehlikeli olduğuna dair pek çok hikâye duymuş ve dolayısıyla motosikletinize bir şekilde binmişse de devamlı tedirgin olabilir. Bir kez yolculuk başlasın, her şey ona çok garip gelecektir. 360 derecelik görüş alanı, vücutlara çarpan rüzgâr, motor gürültüsü ve yarattığı olağanüstü duygular, virajlarda yana yatma faktörü, metal bir kafesle korunmayan bir vasıtada yolculuk etmeye alışmaya çalışmak yolcu için alışılmadık bir durumdur. Bütün bu faktörler yolcunuzda motosikletin göründüğünden daha da hızlı ve tehlikeli bir vasıta olduğu izlenimi yaratabilir. Böyle bir ortamı yaratmaktan kesinlikle kaçınınız ve yönergelere uygun sürünüz. Kesinlikle yolcunuzun duygularını, heyecanını doruğa çıkarmak için, üzerinde etki kurmak için gazlamak, hız yapmak zorunda değilsiniz. Ona güven aşılayacak, kendini emniyette hissedecek şekilde davranınız. Yolcunuza ve tüm motosikletseverlere nazik davranın. Çevreyi (gürültü kirliliği dâhil) ve insanları koruduğunuzu hissettirir tarzda sürün. Onları asıl bu etkileyecektir. Hem konfor, hem de güvenlik yönünden, onun motosiklet için uygun giyindiğinden emin olunuz. Motosiklete daha önce binmemiş olan kişiler, motosiklet üzerinde yolculuk eden birinin, sıcaktan ya da soğuktan ne kadar etkileneceğini kestiremezler. Bu yüzden onların uygun şekilde giyinmesine yardımcı olunuz. Eğer kendisinde yoksa, baş ölçülerine uygun yedek bir kaskınızı ona ödünç vermeye hazır olun. Onu hiç istemediğimiz düşmeler sırasında korumaya yeterli giysiler giyinmiş olmasına önem verin.

Motosiklet kullananlar trafikte genel ve basit olarak nelere dikkat etmelidir?

EN ÖNEMLİSİDE BUDUR !

Diğer tüm sürücülere ve yolu paylaştığımız insanlara saygılı olmalıyız. Motosikleti, bir serseri sporu gibi değil, ciddi yapılan bir hobi gibi lanse etmeliyiz. Halkın gözünde kötü intiba yaratmamalıyız.

Motor sürücülerinin trafikte çektiği zorluklar nelerdir?

Diğer vasıtaların algı seçiciliklerindeki eksiklikten dolayı, iyi niyetle dahi olsa, araç sürücüleri, motosiklet sürücülerini sıkıştırabilirler. Bu gibi olası durumlarda motor sürücüsü daha da tetikte olmalıdır. Saygı eksikliği, araçtan sayılmamak, bilerek sıkıştırılmak akla ilk gelenlerdir. Bu konuda, diğer araç sürücülerinin de eğitim almaları motor camiası açısından çok faydalı olacaktır.

Alıntı :T24.com.tr Burhan KAYA

Bu konuyu yazdır


Yazar: leather_engineer
12-12-2010, 10:02 PM
Forum: Dökümanlar
- Yorumlar (14)

Arkadaşlar yeni yaptığım kar zincirini sizinle paylaşmak istedim benim çok az kullanma fırsatım oldu. Kullandığım kadarıyla performansı gayet iyi. Motorcu dediğin tüm hava şartlarına uyum sağlar. Kışında karlı yollarda yol alabilmek için takabilirsiniz.

Kullanılan Malzemeler
1) 3 metre kadar zincir
2) Elektirikçilerin kullandığı pilastik kelepçelerin en kalınlarından
3) İki çift becerikli el

Bu konuyu yazdır


Yazar: VeYSeL
12-12-2010, 09:39 PM
Forum: Moto Kafe
- Yorum Yok

Arkadaşlar.. Çarşamba Toplantısı Fotoları BURADA

Bu konuyu yazdır


Yazar: PoyrazKtm
12-12-2010, 02:48 PM
Forum: Moto Kafe
- Yorumlar (8)

EVLİLİK

Eğer bir motorcu evli ve yaşı kemale ermişse, karısı her... ne kadar ona kızsa, sürekli söylense “ andropoza girdin sen “ gibi yakıştırmalarda bulunsa da içinden kocası ile iftihar eder ama bunu belli etmemeye çalışır.O diğerlerine benzemeyen farklı bir adamdır. Diğer hemcinsleri gibi elinde uzaktan. Kumanda ile gün boyu televizyon karşısındaki, koltukta uyuklayacağı yerde kendisine, saygı duyulması gereken bir yaşam tarzı seçmiştir.Kadın her ne kadar adama sızlanıp dursa da kocasını motoruyla sevdiğini, hatta bunun adının aşk olduğunu, saçları kesilince gücü tükenen Samson gibi kocasının motorunu yitirince yokolucağını ve bütün ışıltısını yitireceğini bilir.Çocuklar ise motor kullanan ve hiç yaşlanmayan, dahası bütün diğer babalardan ayrı kendi babalarına hayrandırlar, okulda “ ben...im babamın motoru var “ diye anlatmaya başladıklarında sözcükleri heyecanla titrer, gözleri pırıldar...

AYDINLAR

Bir motorcu, halktan kopuk tatlı su aydınlarından, barların nemli ve loş aydınlıklarında ortama yeni düşmüş kızlara hayata dair engin bilgilerini aktaran entellektüellerden çok farklıdır.O, kim olursa olsun sanayiinin daracık ve çamurlu sokaklarındaki bir dükkanda, saçları kararmış bir mazot sobasının başında kalfalarla, çıraklarla birlikte ellerini ısıtıp sonsuz bir muhabbete dalmışken, kendini mutlu hisseder, bir aydının o hep içinde duyduğu, yalnızlık ve halkına uzaklık duygusunu yaşamaz bile...Kentin varoşlarında neredeyse bir dergaha dönüşmüş küçük bir dükkanda, artık bir bilge mertebesine erişmiş yaşlı bir ustayı, saygıyla dinlerken çoğu kez sözcüklerin , motoru değil de motorcu bakış açısıyla bir dünyayı, bir toplumu anlattığını bilir.

BUNALIM

Bir motorcunun sözlüğünde yoga, terapi, meditasyon, sosyal fobi, panik atak, yalnızlık, can sıkıntısı, aşk acısı ve bunun benzeri kavramlar bulunmaz. Motoru onu bütün bu dünya hallerinden sihirli bir kalkanmışçasına uzak tutmaktadır. Motorunun üzerine çıktığında dünyaya dair ne varsa geride bırakır ve başka bir aleme geçer ....Motorsuz olduğu günler, yani bir motora sahip olamadığı zamanlarda bile aklı hep bir motora ulaşmakta olduğu için bu onu can sıkıntısından korur, kafasında hep motor markalarının karşılaştırmaları, ikinci el mi yoksa birinci el mi karmaşası, paranın nereden ve nasıl bulunacağı, alınacak aksesuarların niteliği, motorun sokakta nereye konulacağı, sonu gelmeyen ilanlar, bazen uzak bir kente bir masal motosikleti için yolculuk, motorcunun iç sıkıntıyla tanışmasına zaman tanımaz. Aslında bütün bu süreç motor virüsünün kana girmesiyle birlikte başlar ki, hasta daha ilk günden ehliyet, kullanmayı öğrenmek, motorları tanımak, dükkanları dolaşmak derken bakar ki ruhunu kemiren diğer psikolojik rahatsızlıklardan sıyrılmış, bu arada terapiye ödediği saati 60 milyon civarındaki seans ücreti cebine kalmıştır.


FELSEFE

Bir motorcu, motor kullanmaya başladığı ilk andan itibaren , karşılaştığı kişisel, iş ve aile sorunlarına değişik bir mantıkla yaklaştığını kendisinin artık eski ben olmadığını şaşkınlıkla farkeder. Motorundaki küçük bir arızayı keşfetmekteki kullandığı yöntemler, motora dair yaşanılan olaylardan çıkarılan dersler, deneme yanılmalar, tüme varımlar,ustalardan kazıklanmalar, arkadaş tarafından kandırılmalar, o hayallerdeki motora erişme çabası, garip bir biçimde motorcunun kendi yaşama sanatını da zenginleştirir, gündelik hayatını sürdürürken hep bu kişisel öğretilerden faydalanır.


SPOR

Koşu bandı, halı saha maçı, parklarda akşam yürüyüşleri gibi faaliyetler bir motorcuya bir anlam ifade etmez. O her zaman motorunla birlikte yaşadığı sehpaya alıp indirdiği, ayağınla marşa bastığı, gerektiğinde onu iterek dötürdüğü, trafik sıkıştığında ayaklarından güç aldığı için daima formdadır daha doğrusu formda olmak zorundadır. Her ne kadar bazıları kilolu, biraz göbekli gibi görünse de kasları sıkı, pazuları şişkindir, etleri gevşememiştir.Bir yolculuktan döndüklerinde hissettikleri o günkü antremanlarını tamamlamış sporculardan farksızdır, ama bütün bunları dört teker kullananlar ne yazık ki hiç bilemezler.

AŞK

Sıradan insanlar düşünürler ki adamın biri altına son model, güçlü, süratli bir motor çekip kadınların hayranlığını ve ilgisini cezbetmiş... Bu yüzden “ ah ağbi şöyle bir baba motorum olsaydı şimdi ne kadınları dötürürdüm ben “ diye akıllarından geçirirler. Ama kadınları gerçek anlamda aşık etmenin aslında motorla bir ilgisi yoktur.motor yalnızca bir araçtır.Motor kendisini kullanan bilinçli, aklı selim bir insana çok değerli bir yaşam tarzı armağan eder, bilgelik verir, öğrenmenin sonsuzluğunun bilincindedir,en önemlisi motor özgürlüğün ve yalnızlığın adıdır , sonra çok iyi bilir ki ölüm her an yanıbaşındadır, bu motor kullanana apayrı bir derinlik, yaşama daha sıkı sıkıya yapışma gücü verir, sıcak masa başında, tv karşısında oturmak yerine iki tekerin üstüne tırmanıp bir bilinmeyene kucak açan motorcu, cesaretli ve korkusuzdur, o modern zamanların bir şövalyesidir, hangi kadın bir şövalyeye aşık olmaz ki,..

TATİL

Bir motorcu ailesi için her yaz tatili, bildik bir sorunu da beraberinde getirir...Aslında olay tam bir traji-komiktir. Motorcu baba ya motoruyla mavi, bulutsuz bir gökyüzünün altında akdeniz’e, ege’ye doğru yol alan otobüsü izler, şirinlik olsun diye onu takip ederken karısına el sallayıp, çocuklarına gülücükler yollar, ya da ailesini arabasına doldurup bir haftalık tatil için İstanbul’dan Antalya’ya birlikte gider, geri dönüp arabasını bırakır, bu kez motoruyla aynı yolu bir kez daha tüketir ve bunu dönüşte bir defa daha yineler...Üçüncü seçenek ise, otobüste karısının yanında oturup o çamlarla kaplı, gölgeli, hafif eğimli hepsi de çekici bir cazibeye sahip virajları izlerken geride bıraktığı motorunu düşlemektir.Bu aileyi seyredenler adamın mutsuzluğunu ve derin suskunluğunu görünce onun bir tatile değil de yakın bir akrabaya taziyete gittiğini rahatlıkla düşünebilirler.

TUTUMLULUK

Bir motorcunun boşa harcayacak parası hiçbir zaman yoktur.Bir gurup arkadaşla gidilen bir yemekte “ bendensiniz “ diyerek hesapları ödediği, kendisine vişne çürüğü gömleğinin bir ton koyusunu ya da açığını aldığı, bilumum “ Tüketimi Canlandırma Günlerinde “ sevgilisine/karısına/annesine maddi anlamda değeri yüksek hediyeler seçtiği pek görülmez.Bu kendisine her ne kadar “ cimri adam “ yakıştırması getirse de motorcu daima hayallerindeki motorun peşinden koştuğundan, dahası cebinde her an ustaya verecek o ne olduğu önceden asla bilinmeyen nakit tutarı, cebinde hazır bulundurmak gerektiğinden doğal olarak tutumlu olmak zorundadır.Bu yüzden motoru olmayan arkadaşlarının, sevgilisinin, karısının “ ne olacak cimri adam “ yakıştırmalarını sineye çeker....Karısı ilk zamanlarda onun bu tutumluluğuna içerlese de adamın öyle barlarda, ocakbaşlarında, kluplerde dolaşmadığını/dolaşamayacağını, hele hele parasıyla satın alabilecek nataşa namlı bir kadına pek ulaşmayacağını/ulaşamayacağını evliliği derinleştikçe anlar...Hatta kimi akıllı, iş güç sahibi kadınlar evliliklerinin mutluluğu, bekaası adına usta,parça,benzin hortumuna ortak bile olurlar


TELEVİZYON

Motorcu bir babaya, kocaya sahip olmak ailenin olaylara yaklaşımına göre renkli bir yaşama veya bir kabusa dönüşebilir.Eve misafirler geldiğinde motorcu babanın, televizyonda beşinci sınıf seslendirmesi bozuk bir amerikan filmindeki ıssız kasabaları soyan, sakallı kel kafalı, göbekleri kemerlerinden dışarı fırlamış her tarafları döğmelerle kaplı adamlar , motosiklet çeteleriyle dolu sahneleri soluğunu tutarak izlediğini ya da savaş sonrası italyan sinemasına ait siyah beyaz, yer yer kopan çok eski bir filmi bütün sohbetlerden uzak kalarak seyretmesini/ seyretmeye çalışmasını konuklara açıklayabilmenin bir yolu, doğrusu pek yoktur.

Motorcu baba bazen tek bir karede 1942 HD’ na rastlayabilmek veya bir vespa lambretta görebilmek umuduyla o korkunç filmi baştan sona ilgiyle, hiç sıkılmadan izleyebilir.

EVDEKİ TEKNİK ARIZALAR


MAB ( Motorcu Aile Babası ) her ne kadar bilgisayar dünyasına pek adapte olamasa da evdeki tek bir mekanik arızayı asla kaçırmaz.Motorunu söküp takmaktan, ustalarda geçirdiği uzun, meşakkatli saatlerden, kendisini nice geceler uykusuz bırakan o küçük arızanın nereden kaynaklandığına dair problemden öylesine engin bir bilgi ve deneyim sahibi olmuştur, hele parmakları öylesine hassaslaşmıştır ki, damlatan musluklar,değişecek lastik contalar, kapanmayan dolap kapakları, bozuk prizler, fişler, bilumum mekanik ev aletleri, çocuğun oyuncaklarının tamiri MAB’ a vız gelir. Üstelik apartmanda kimsede olmayacak bir biçimde zengin bir aparat birikimi vardır. Arabası arıza yaptığında yalnızca kaputu açıp içini seyreden zevattan, gecenin bir yarısı kapısını çalan çok olur.



İLETİŞİM

Bir motorcu sosyal konumu ne olursa olsun, gündelik yaşamda kullanılan dili çok iyi bilen bir halk adamıdır...Bunu bazen ıssız bir köy yolunda kaldığında, yanına gelen ve küçük bir arızayı birlikte giderdiği mobiletli köylüye, bazen arabalı vapurla boğazı geçerken yanyana durdukları bitirim kurye ile yaptığı o doyumsuz, sınıfsız sohbete, en önemlisi yurdumun atölyelerinde, boyahanelerinde, tornacılarında, lastikçilerde konuştuğu o elleri yüzleri kapkara insanlara borçludur.Gerçek bir motorcu, bozulan arabasını servise bırakıp çekip giden ve verilen tarihte almaya gelen dört tekercilerin aksine, motoruna yapılan her işlemin bizzat başında olmak ister...Kimi hafta sonlarını, gecelerini tatillerini kentin varoşlarında o çamurlu sokak arasındaki tamirhanede geçirir, acıktığında talaş sobasıyla ısınan aşevlerine gider, ekmeği çıraklarla böler, camları yağlı ince belli belli bardaklardan dünyanın en nefis çaylarını içer...Mutludur da...

Bütün bu masalsı yaşam, motorcunun doğallıkla, ofisine, hastahanesine, birliğine,fabrikasına, dairesine yansır.Duvarcı ustasıyla, overlokçuyla, son ütücüyle, odacısıyla, ofis boyla, hastabakıcıyla, hademeyle, çay getiren eriyle, akşam birlikte nöbete kaldığı Domaniç’li çavuşuyla, muhasebecisiyle, kapıda bekleyen güvenlikle inanılmaz bir iletişim kurar..Bu sıcaklık sonucunda hayatı daha çok sever, kendini daha güçlü, kendinle daha barışık ve huzurlu hisseder bu mutluluğu evine, ailesine de taşır...


MOTORCUYLA EVLENEN KADINLAR


Motorcu eşi, at yarışı oynamayan, maç günleri yüzünün yarısını bir renge, diğer yarısını başka bir renge boyayıp bir palyaçoya dönüşmeyen, eve hiçbir zaman içkili gelmeyen, hayatından öteki kadına ayıracak zamanı/parası/hayalleri asla olmayan bir erkeğe sahiptir...Bunun bir şans olduğunu o muhteşem altıncı duygusuyla iyi bilir kadın..Adam varsın karlı bir kış günü motorunu, balkon kapısından içeri soksun, salonun ortasına getirsin, çalıştırsın ve eline bir fincan çay alıp sanki Vivaldi’nin mevsimlerini ya da bir Bach, Handel dinliyormuşçasına keyif ve huşu içinde motorunun rölanti sesini dinlesin...Bunu hiç önemsemez akıllı bir kadın.Dışardan yıkılan, parçalanan, tükenen evliliklerin uğultusu, mutsuz eşlerin acı dolu hıçkırıkları ta kendi evlerine kadar gelmektedir.Önemli olan, salonun parkesine yayılmış bezin üstündeki motor değil, yürütülen güzel, mutlu bir evlilik, birlikte yaşlanmaktır.Hatta bazı duyarlı kadınların, çocuklarıyla birlikte kocalarından gizli gizli ( şımarmasın diye ) motorların aynalarını ovarak parlattıkları, sıkı bir temizlik yaptıkları sıkça görülmüştür.

KONUT

Motorcu aile babası ( MAB ) evlenmeden önce evini mutlaka, satın almalı, kiralamalı ve müstakbel eş, o eve gelin gelmelidir...Yok eğer süregiden bir evlilik içersinde, MAB ile karısı yeni bir ev beğenme, mevcut evlerini değiştirme telaşına kapılırlarsa bu durum çok büyük ve ciddi kavgaları, hatta boşanmaları beraberinde getirir.

MAB kesinlikle üst katlarda ya da bir evin yeşilliklerle kaplı sessiz ve huzur dolu arka cephesinde oturmak istemez. Karısıyla/sevgilisiyle hiçbir zamanda zevkleri, tarzları örtüşmez..O her daim, motorunu görebilmek, ona en yakın olmak, mümkünse camdan kolunu uzattığında, motoruna bir gül goncasıymışçasına dokunmak, onu okşamak ister...Evin girişinin dar veya geniş olması, zemin katta oturan ve belki de motorunu, onun daire kapısına yakın bırakacağı, emeklinin, huyu suyu kendisi için çok önemli ayrıntılardır.

MAB açısından değil konut, konutun bulunduğu sokağın bile - dik yokuş mu, caddeye çıkışı yakın mı, tretuvarların yüksekliği, zincir bağlanacak bir ağaç uygun bir direk var mı, mahallede çok çocuk dolaşıyor mu, bu çocuklar nasıl bir çocuk, apartmanda büyümüş bir hanımevladı mı, bir canavar mı, seleye çıkıp tırnak bileyecek kedileri, motorun gürültüsünü duyduğunda peşinden koşacak kötü bakışlı köpekleri çok mu, yakınlardaki o ürpertici varoştan geceleri hırsızlar gelebilir mi - büyük ehemniyeti vardır.

Bu yüzden bir motorcunun evlenmeden önce, evini seçip yerleşmesi, karısıyla/sevgilisiyle olan mutluluğu adına, akla en uygun yoldur.

SEVGİLİ

Bilinenin aksine motorla birlikte sevgililer, çıtırlar, hadi diyelim sıkı bir aşk gelmez. Gerçek bir motorcu ( GBM) ardında sevgililerini bırakarak, aşklarını tüketerek, evliliklerini bitirerek, arkadaşlarını yitirerek kısacası bir dibe vurarak motoruna erişmiştir... Bir müminin kutsal topraklara varması ya da saçlarını kazıtıp tapınağa avdet eden bir budist rahip gibi yaşamı geride bırakmakta ve yeni bir hayata adım atmaktadır.

Motor bir başlangıç değil, her zaman bir sondur.

Bütün acılara, bütün hayal kırıklıklarına, bütün bildik aşk oyunlarına, bütün yalanlara, iki yüzlülüklere, kandırmacalara doymuştur GBM... Yorgundur.Kırgındır.Hayata artık bir yabancıdır. Tutunamayandır. Çok iyi bilir ki, yeni başlayan ve yüreğini alev alev yakan, soluğunu kesen , damarlarına sımsıcacık yayılmış bir aşk, kendisini gençleştiren cıvıl cıvıl bir sevgilinin mutluluğuyla motor bir arada yürümez.Motor tatlı hayalleri, bir ilişkinin başlangıcını ve bitişini asla affetmez. GBM her an huzur içinde olmalı, hayal dünyasını yok etmeli, kendi bütünlüğünü korumalı, hayata dair içindeki bütün o sonsuz hesaplaşmaları bitirmelidir.

İşte bu yüzden, GBM, uzun yıllar, motora sağlam binebilme ve varolabilme adına, önce gönül işlerini halleder, hayatının tek kadınını/sevgilisini bulur, bulamaz evlenir ya da evlenemez veya bir yalnızlığı kaderi olarak seçer...

YALNIZLIK


Pratik düşünce der ki “ motorcu da kendi gibi motoru seven, onu her yönüyle tanıyan, ona tutkuyla bağlanmış bir kadınla/adamla evlensin, hayattaki sonsuz mutluluğu ve huzuru yakalasın...”

Ama gerçekte – tek tük istisnaların dışında – bunun pek bir mümkünü yoktur.Motor denen alet, doğası gereği yalnızlığın , alıp başını çekip uzaklara gitmenin adıdır.Kadın da ( GBM ) erkek gibi nice hayal kırıklıklarının, çıkışsızlıkların, yenilen darbelerin, yalanların, savaşların, tükenen aşkların, giden o güzel doğru adamların, yapılan yanlışların, geri dönüşsüzlüklerin ardından motorunu bulmuştur....Ötesinde terapi, kız kıza çay saatleri,, ruhları bomboş, adeta bir zombiye dönüşmüş, yapış yapış erkekler, tarot falları ve içkinin uyuşturuculuğu vardır.

Ruhların TEM’inde hayata dair son çıkış motordur.Artık kadın da konuşmayı değil susmayı, bakmayı değil görmeyi ister. Uzun bir yolda giderken, kendini motoruna taşıyan süreci, seçiminde ne kadar haklı olduğunu bir kez daha yaşar, mavi gökyüzü, solukça parlayan güneş,yanından geriye doğru hızla kayıp giden buğday tarlaları, bir ağaç gölgesi altına sığınmış küçük bir sürü, rüzgarın kaskında sanki fırtınalı bir gecesiymişçesine uğuldayışı onu mutlu eder, yalnızlığına bir kez daha sarılır.

Motorcunun erkeği de kadını da yalnızdır. Bu sevip sevmeme meselesi değildir.Apayrı, benzersiz bir ruh halidir. İki motorcu çift bir araya gelse bile bu gerçek değişmez, bu defa bir yalnızlığı birlikte bölüşmeye başlar, kendi içlerindeki yalnızlıkla yol alırlar.


İŞYERİ


Eğer kapıda bekleyen bir motoru varsa MAB, gün boyu patronun attığı fırçaları, dağlar gibi yığılmış evrakları, alacaklılardan gelen telefonları, kapının önünde uzayıp giden hasta kuyruklarını, şantiye sahasında ustalarla boğuşmayı, bankalardan kredi koparma uğraşını pek umursamaz..O canla başla çalışmaya, günü görevlerini tamamlamaya bakar...Çünkü akşam motorunun üstüne binip, marşa bastığında bütün bu sıkıntıları, koşturmacaları unutacağını bilir.

MAB, bu yüzden mümkün olduğu kadar, işe motoru ile gitmeye çalışır. Motorunun beynini boşalttığını, damarlarına yeni bir soluk üfürdüğünü, kısacası yenilendiğini, işe bir gün daha dayanabilecek gücü kendisine verdiğini bilir.

Ve bir motorcu sabah işe gitmek için değil, motora binmek için uyanır

Bu konuyu yazdır


Yazar: cros
12-11-2010, 02:16 PM
Forum: Moto Kafe
- Yorumlar (13)

cbr 600 f eskisine nazaran cok daha yakışıklı ve agresif duruyo motor bilgileri henüz açıklanmamış ama efsane geri döndü denilebilir.üretimi durdurulmuştu hondacıların büyük ısrarı üzerine olsa gerek tekrar caddelerde görmeye başlıcaz anlaşılan..

FOTOLAR

111.jpg
2011_honda_cbr600f_-_first_look.jpg

2011+Honda+CBR+600F+Wheel.jpg

2011+Honda+CBR+600F+Seat.jpg

2011+Honda+CBR+600F+Dash.jpg

2011-honda-cbr-600f-pic.jpg

2011-Honda-CBR600F-rear.jpg

Honda%20CBR600F%2011%20%202.jpg

siyahıda başka duruyo çok başarılı bence...

Bu konuyu yazdır


Yazar: tamericel
12-11-2010, 12:11 PM
Forum: Moto Kafe
- Yorumlar (9)

Tam da sizin foruma üye olduğum esnada, Suzuki m satıldı
3 yıldır kullanıyordum, çok da güzel bir motordu, ama kışları binmiyordum genellikle Vespa yı kullanıyordum şehiriçinde,
kışın arada bir İstanbul yakınlarında bir yerlere gidiyor günü birlik gezi yapıyorduk, birader ve kuzenlerle birlikte

geçenlerde öylesine bir ilan yaptım, forumlarda filan da duyurmadım ha, satılmaz bu havalarda sanıyordum,

arkadaşın biri görmüş talip oldu, motor gitti :)

işte teslim töreni, alan arkadaşımıza anahtarı verirken,



dzeltilmiLarge.jpg



Bu da Vespam ;

VespamlaMart2006kucukWinCECustom.jpg

Hepinizze iyi haftasonlar dilerim,

Bu konuyu yazdır


Yazar: cros
12-11-2010, 01:29 AM
Forum: Moto Kafe
- Yorumlar (15)

Dünyanın en hızlı yol motosikleti rekoru kırıldı

NEREDESİN BUGATTİ HIZLIYIM DİYE NAMIN VAR KENDİN YOKSUN SENİ PİSTE DAVET EDİYORUM :)

Dünyanın en hızlı yol motosikleti rekoru geçtiğimiz günlerde 1299 cc, turbo şarjlı, 2006 model Suzuki Hayabusa ile kırıldı. Bill Warner, 650 beygir gücündeki Hayabusa'sı ile Teksas Goliad'da eski bir hava alanı pistinde önceki hız rekorunu 8.48 km/s geliştirerek 445,76 km/s'lik hıza imza attı.

Yarışma olarak düzenlenen hız rekoru aktivitesinde (Festival of Speed) katılımcılar 1 millik bir alanda en yüksek hıza çıkıp yarım mil içerisinde durmak zorunda. Festivalin şampiyonu ve yeni hız rekorunun sahibi Bill Warner rekor getiren 446 km/s'lik hız sonrasında; "Daha hızlı ivmelenebilmek için vites aralıklarını yeniden gözden geçirdim. Hız için başarılı oldum fakat durmaya çalışırken kendimi gerçekten vahşi bir savaşın içerisinde buldum" dedi. Bu açıklama bize "Ne kadar hızlı olduğunuzu en iyi durmak istediğinizde anlarsınız" deyişini hatırlattı. Bu arada haberi nasıl buldunuz? 446 km/s... Sanki biraz moral bozucu öyle değil mi?
AŞŞAGIDAKİ LİNK İ TIKLAYARAK İZLEYEBİLİRSİNİZ



buda motosiklet üstünden bi görüntü



Bu konuyu yazdır


Yazar: cros
12-10-2010, 10:33 PM
Forum: Dökümanlar
- Yorumlar (20)




DUCATI Multistrada 1200S Touring



Sürüş Modları

1- Sport: 150hp yüksek tork eğrisinde, süspansiyonlar sport (sert) sertliğinde, DTC level:3. Eğer yol düzgünse en keyifli mod. İnanılmaz bir ivmelenme ve ses. Gaza yumuşak davranmak mümkün değil, sağ bilek ve dirsek kalça seviyesinde sürüş modu. Motosikletin inanılmaz viraj kabiliyetini bu modda çok net hissediyorsunuz.

2- Touring: 150hp düşük tork eğrisinde, süspansiyonlar touring (orta) sertliğinde, DTC level:5. Uzun sürüşler için yumuşak sürüş modu, yorulmadan km'lerce gittim. Virajlarda süspansiyon sertliği yeterli ancak çok yüksek limitlerde sport moduna geçmenizi tavsiye ederim.

3- Urban: 100hp yüksek tork eğrisinde, süspansiyonlar çok yumuşak comfort seviyesinde, DTC level:7. Şehiriçi kullanımı için ayarlanmış bu moda geçtiğinizde motosikletin son derece uysal, yumuşak kullanımı söz konusu oluyor. İlk başlarda çok kullanmadığım Urban modu şu anda şehiriçinde alışkanlık haline geldi.

4- Enduro: 100hp düşük tork eğrisinde, süspansiyonlar çok yumuşak ve motosiklet en yüksek seviyesinde, DTC level:1. Herkesin en çok merak ettiği konu bu olsa gerek. Çok fazla arazi deneyimine sahip olmayan bir sürücü olarak sadece merakımdan dolayı sert araziye girdim ve karşılaştığım sonuç çok tatmin ediciydi. Ayağa kalk, dizlerinle motoru kavra, ileri bak gazı aç hatta biraz daha aç.. hatta daha fazla aç...



Ducati_Multistrada_1200_Dash.jpg



Teknik Detaylar

Motor: Tip L-Twin silindir, silindir başına 4 supap, Desmodromic, sıvı soğutmalı.

Güç: 150 hp (110,3 kw) @ 9250 rpm. Tork £ 87,5 ft (118,7 Nm) @ 7500 rpm.

Şanzıman: Debriyaj hidrolik kontrol ile Işık eylem, ıslak, çoklu plakalı kavrama. sürücüde Self-servo eylem, aşırı kaçak terlik eylem.

Şasi: Ön süspansiyon Öhlins 48 mm tamamen ayarlanabilir ters çatal, elektronik sıkıştırma ve ribaund yapanlar.

Ön Tekerlek: hafif alaşım 3,50, 10 konuşmacı x 17

Arka Süspansiyon: Tam ayarlanabilir Öhlins elektronik amortisör ile Progressive bağlantı. Alüminyum tek taraflı arka maşa.

Arka Tekerlek: 10-kollu hafif alaşım 6,00 x 17

Ön Frenler: 2 x 320 mm yarı-yüzer diskler, radyal Brembo kaliperleri, 4 pistonlu, 2-pad monte edilebilir.

Arka Fren: 245 mm disk, 2-piston kaliperli.

ABS standart ekipman.

Yakıt Tankı: 20 litre (rezerv dahil).

Kuru Ağırlık: 423 £

Koltuk Yükseklik: 850 mm.


Fotoğraflar


2011-Ducati-Multistrada1200SSporta.jpg

2011-Ducati-Multistrada1200STouringc.jpg

2011-Ducati-Multistrada1200STouringb.jpg

2011-Ducati-Multistrada1200STouringa.jpg

Ducati-Multistrada-1200-S-Image-2.jpg

Motocycles_Ducati_Ducati_Multistrada_1200S_021556_.jpg

2011-Ducati-Multistrada1200c.jpg



Bu konuyu yazdır


Yazar: cros
12-10-2010, 09:46 PM
Forum: Moto Kafe
- Yorumlar (2)

Arkadaşlar ben okudum hoşuma gitti biraz uzun fakat çok keyifli bir anlatımla beraber temel kurallar ve bilmemiz gerekenler espirili bir dille karşımızda...



Nasil baslanir? Motosiklet bir gun ansizin insanin kanina giriverir ve kendinizi gelip gecen motorlara bakarken, dergilerde resimlerini karistirirken, TV de yarislarini izlerken bulursunuz…bu sihirli ani hic bir zaman hatirlayamazsiniz, hatirladiginiz anda daha eski bir ani canlanacaktir zihninizde motosiklet aski ile ilgili.



Bu aska malup dustunuz ve artik bir motosiklete atlayip kanatsiz bir ucusa gecme, yuvadan, kafesten cikma arzusu ile yanip tutusuyorsaniz pek iflah etme sansiniz yoktur. Illaki bu dunyaya duseceksiniz. Bizlerde elinizden tutmaya calisacagiz dilimiz dondukce. “Biz” diyorum cunku yeni motorcularin elinden tutmak tum motosiklet camiasina dusen bir gorev.



Once bazi kavramlar ustunde duracagim, ki birincisi bunun bir “Spor” oldugudur. Yani hic bilmeden sahaya cikip tenis, beyzbol oynayabilirmisiniz? Kurallarini incelemeden, felsefesini bilmeden Yagli gures, Aikido, yada Judo minderine cikabilirmisiniz? Tabii ki hayir. Bu sporun en egzantrik tarafi bir sahasi, minderi olmayisi ve olayin spor bilinciyle uzaktan yakindan ilgisi olmayan diger insanlar arasinda gecmesidir ki biz bu ortama “trafik” diyoruz.



Ikincisi ogrenme egrisinin gosterdigi dalgalanmalardir. Baslangicta cok zor gibi gelir, sonra cok kolaylasiverir birden, sonra zorlasir ve boyle bir zikzak gider ta ki duz bir cizgiye ulasana kadar. Ve hic bitmez. Bugun en usta suruculer bile hala bir taraftan motosiklet kullanmasini ogreniyor, hic supheniz olmasin. Ve bu sizi korkutmasin, bu sporun en guzel tarafidir.



Ucuncusu, motosiklet surusunun bir “mucadele” olusudur. Fizik kurallariyla, kendi vucut ve zihninizin sinirlariyla, ogrenme ve motor kaabiliyetinizle(*), makineyle, tum anlamiyla cevre ile ve doga kosullariyla mucadele.



(*) “Motor kaabiliyeti” insan psikolojisi ve tip ta kullanilan bir tabir. Sahip oldugunuz bilgiyi mekanik bir duzenege uygulayabilme yeteneginizdir. Paten, Ucak, Bisiklet, Kayak, Otomobil vb. Araclari kullanabilmek icin bu “ham” yetenege sahip olmaniz ve usanmadan tekrarlayip gelistirmeniz gerekir.



Dorduncusu ise “genc” ve fiziksel-mental olarak tam saglikli olmaniz gerekliligidir. Genclik goreli bir kavram dogal olarak, ben 25 yasinda ihtiyarlar ve 75 yasinda gencler taniyorum. Motosiklete baslamak icin asgari yas siniri diye bir sey yoktur.



Baslamadan once gerekli olan seylere gelelim.



Bisiklete binmesini bilmeniz gerekiyor…Otomobil kullanmasini da bilmeniz gerekiyor. Bu yanlizca benim kanaatim degil tabii, ABD de ve batili bir cok ulkede ciddi motosiklet okullarinin hicbirine bisiklete binmeyi bilmeyeni ve otomobil ehliyeti olmayani almazlar.



Bisiklet motosikletin anasi, otomobil de babasidir. Ailesi ile iyi bir dostluk kurmadan kizlari (yada ogullari) ile nisanlanmayi aklinizdan bile gecirmeyin.



Bununla birlikte sunu da bilin ki motosiklet “motorlu bisiklet” degil “iki tekerlekli otomobil” dir. Yani bisiklet VE otomobil kullanmasini bilmek bu seytan icadini kullanabilmeniz icin yeterli degildir, tamamen yeni bir dunya ile karsi karsiyasiniz.



O zaman sira geldi bir motosiklet secmeye…



“Motosiklet Teorisi” dizisini okumakta iseniz, bu isin mekanigi hakkinda epey bilgi sahibi olmussunuzdur. Motosiklet, kendi basina ayakta duramayan, eksik bir makinedir. Onun tamamlayici parcasi sizsiniz. Ikiniz ortak tek bir makine olusturursunuz. Otomobil tecrubesinden tamamen farklidir. Otomobildeki sesini bile duymadiginiz, cok merakli degilseniz nerede nasil calistigindan haberiniz olmayan makine burada bacaklarinizin arasindadir. Ici agzina kadar benzin dolu bir tank dizleriniz arasinda, on tekerlege bagli tamamen ortada bir mekanizma ellerinizdedir. Bir yandan vites degistirmek, arka ve on freni zamaninda ve uygun basincta kullanmak, bir yandan da maalesef dumduz ufuktan ufka uzanan yollar henuz insa edilmedigi icin saga sola donmek zorundasiniz.



Iste mucadele daha burada, mental duzeyde baslar. Daha baska mucadeleye ihtiyaciniz varmi? Cevabiniz “evet” ise hemen gidip 250cc ustunde kocaman gosterisli bir motor secin...hele “olume meydan okuma” gibi bir merakiniz varda pahali bir intihar planliyorsaniz 600cc den baslayan “super sport” bir motosiklet sizin icin bicilmis kaftandir.



Bunlari sizi urkutmek icn ozellikle yaziyorum, su katilmadik gercekler.



Ilk sececegimiz motosiklet herseyden once hafif olmalidir, kivrak olmalidir.

Boyu posu size uygun olmalidir. Bunlari nasil anlayabiliriz; soyle. Motora oturun,





Hop bir dakka bir dakka…motora nasil oturulacagini anlatmadimki, degilmi? Anlatayim...



Motor yan destekte olmalidir…orta destekte ise, bilen birine soyleyin indirsin. Motorun sol yanina yanasin, uzanip elciklerden tutun ve sag elcikteki levyeyi (on fren) dort parmaginizla sIkIn. Simdi dikkat, ozellikle motor biraz yuksekse motora sag bacak atilarak Malkacoglu gibi binilmez. Seleyi varsa yan cantalari, arka stop lambasini filan cizebilir, hatta kirabilirsiniz. Soyleki, sag ayaginizin topugu kiciniza degecek gibi dizinizi bukun. Simdi “Dizinizle” binin. Ayaklarinizi yere basin, motor duz bir yerde tabii ve freni birakin..istediginiz kadar siritabilirsiniz.



Bindiniz…her iki ayaginizin tabani yere tam basiyormu? Basmiyorsa aynen inin…Basiyorsa iyi…(simdi motorun vitesi bosta olsun-tabii ki motor calismiyor) ayaklarinizin topugunu yerden kaldirmadan dizlerinizi acarak (yerden guc alip dizlerle iterek) motoru yavasca geriye itin. Bacaklariniz dumduz ileri uzanmis, ayak topuklariniz yerde olsun. Simdi yine dizlerinizi kirarak motoru one cekip baslangic pozisyonuna gelin. Bu hareketi dort bes defa tekrarlayin…kollarinizdan guc almadan, ikinip sIkilmadan rahatca yapabiliyorsaniz mesele yok. Boyu size uygun ve yeterince hafif demektir. Birden fazla motor varsa hepsinde deneyin, hengisinde en kolay yapabiliyorsaniz o sizin motorunuz olmaya aday adayidir..:)



Gelelim motorun hacmine, gucune…50cc den baslamak uzere butun motosikletler (scooter ler de dahil olmak uzere) size trafikte yetecek guc ve hizi saglayacak yetenektedir. O yuzden aman 50HP den asagi olmasin, bu 25 oburu 35 o zaman 35 HP alalim filan gibi bir kaygiya kapilmayin. Bu kaygi yarinin problemidir ve yarin sizden 10,000 km uzaktadir. Kaba bir olcutle, alacaginiz motosiklet 250 cc den buyuk olmamalidir. Bununla beraber 125 yada 250cc “baslangic motosikleti” degildir, tum omur boyu zevkle kullanabileceginiz, her isinizi gorebilecek bir makinedir.



Scooter (ornegin Vespa) da bir motosiklettir, ustelik otomatik vitesli ve kullanmasi ogrenmesi en kolay, en ucuz makinelerden biridir. Gunluk kullaniminiza uygun olabilecegini dusunuyorsaniz, hic endiselenmeden bir scooter edinip motor dunyasina kestirmeden girmeniz mumkundur.



Scooter yolunu secmedigimiz varsayip devam ediyoruz…



Sira motosikletin tipine geldi…Burada konfor ve hakimiyet bir numarali tercih kistasidir. Dedik ya hani motosiklet surusu bir mucadeledir diye, siz motosikletin bir parcasi olacaksiniz diye; iste hakim olabilmeniz icin, bir parcasi olabilmeniz icin once dogru durust bir oturma pozisyonunuz olmasi lazim.



Motorda temel olarak uc oturma tarzi, ve bu tarzlara gore birkac ana model vardir. (Ornek olarak verdigim modeller baslangic icin degil, motorun tipi hakkinda bilginiz olsun diyedir)



1) Ayaklariniz oturdugunuz yerin gerisinde;

Agirlik: ellerde ve selede.

Amac: Kisa sureli gezi, sportif, aktif surus tarzi, surat yarislari.

Kategori: Sport, super sport, racing, drag

Ornek: BMW R1100S, Yamaha YZF-R6, Honda CBR600RR



2) Ayaklariniz oturdugunuz yerin altinda;

Amac: Orta-Uzun sureli gezi, konfor, sportif geziler, mukavemet yarislari.

Agirlik: ellerde, selede, ve basamaklarda.

Kategori:Turing, sport-turing, dual-sport = dual-purpose = enduro, Kros, Motard, Cadde, Standart, Gezi

Ornek: BMW K1200RS, R1150R-RT; Yamaha TDM850, TT600; Kavasaki KLR 650, Honda Goldwing, Nighhawk, KTM serisi endurolar.



3) Ayaklariniz oturdugunuz yerin onunde;

Agirlik: selede.

Amac: Orta-kisa mesafe gezi

Kategori: Gezi, Cruiser, Chopper

Ornek: Harley-Davidson, Indian, Yamaha Roadstar-RoyaStar, Kawasaki Vulcan, BMW R1200C



Tabiikki bu amac/kategori tanimlari genel kullanim-dizayn olcutlerine goredir. Bir racing motorla dunya turu yapabilir, bir Harley Davidson la kivrimli bir yolda butun sport bike cilari utandirabilirsiniz. Ama bu istisnalar yinede bizim siralamamizi degistirmez.



Gordugunuz gibi bu tarzlarin icinde baslangic motorundan bekledigimiz ozellik sadece 2 numarali tipte, “Ayaklariniz oturdugunuz yerin altinda” tipinde mevcut. Cunku bu tiplerde agirliginiz uc kontrol noktasina dagiliyor, fiyat olarak en ulasilabilir, ve amac olarak bizim hedefimize nisan almis vaziyetteler.



Demek bir enduro yada standart/cadde turu motor sececegiz, 250cc den buyuk olmayacak, ayaklarimiz yere basacak, tarif ettigim deneyi yapip basarili ve konforlu hissedeceksiniz kendinizi…iste aday motor.



Diger istedigimiz ozellik hesapli olmasi. Yani iyi bir ikinci el, yada kesenizi zorlamayacak bir sifir motor olacak bu. Garanti suresi dolmamis bir ikinci el, size en az bir-iki sezon hicbir mekanik sorun cikarmasi sozkonusu olmayacak bir kullanilmis motor idealdir.



Burada deginmek istedigim bir baska motor daha var ki o da kros motorudur. O da 2. tarza giriyor. Ancak bu motorlari uzerlerinde isik, sinyal, korna vb. Techizat olmadigindan ve lastikleri asfaltta son derece az tutundugundan normal trafikte kullanamazsiniz. Muhakkak arazide kullanmaniz, bir tasiyici ile parkura gidip gelmeniz, ozel tekniklerini bir hocadan ogrenmeniz gerekir. Biraz mesakkatli bir yol ve genel motosiklet meraklisina tavsiye etmiyorum. Ama, motosiklet ogrenmek ve ilerde rahat etmek icin bir numarali yol oldugunu da bilin. Ozellikle otomobil tecrubesi olmayan yasca gencler icin bulunmaz bir spor, harika bir eglencedir.



Pekala, bir motor edindik, ve parkura cikmak icin heyacalanmaya basladik..daha durun bakalim motosikletin en onemli parcalarini daha almadik…



Sira giyim kusamda…

Tam kapali bir kask, cizme ve eldivenler motosikletin parcasidir. Bunlarsiz motora binmeyi aklinizdan gecirmeyin.

Daha gerisi var tabii kulaklik, ceket, pantalon, bobrek koruyucu vs.vs. ama temel kusam bu ucudur. Tam kapali bir kask, motosiklet cizmesi veya bilekleri de koruyan iyi bir bot ve eldivenler size baslangic antremanlari icin yeterlidir.



Sigortaya sira geldi…en azindan mecburi trafik sigortasi yaptiracaksiniz. Bunsuz motora dokunmayin bile. Sifir aldiysaniz, tam tesekkulu kazik bir sigorta motorun bir parcasi olarak edinilecek…motorun fiyatini dusunurken bunu da gozonune almalisiniz.



Herseyinizle hazirsaniz sira binmeye geldi demektir. Bu is icin en saglam yol bulabiliyorsaniz bir egitim kursuna yazilmak, kapali pistte tum incelikleri bir hoca nezaretinde ogrenmek, ve ehliyet almaktir. Bu imkan yoksa, bir bilen arkadasiniz size baslangicta yardimci olacak caresiz. Kendi motorunuzla veya kendi motoruyla.


Alıntıdır....

Bu konuyu yazdır


Yazar: VeYSeL
12-10-2010, 03:52 PM
Forum: Genel Muhabbet
- Yorumlar (7)

Arkadaşlar ..

Forumumuz'da konunun içine girdiğimizde en altta solda Facebook "beğen" butonu ekledim..

beğenilmeye değecek konular için bu butonu kullanırsanız hem sitemizi tanıtmış olursunuz hemde arkadaşlarınıza okuyacak materyal sağlamış olursunuz..

Bu butonu kullandığınızda Facebook profilinizde konuyu paylaşmış olacaksınız..

Butonun nerede olduğunu göremeyenler için ekran görüntüsünü de ekliyorum..

İlginize teşekkürler :)

begen.jpg

Bu konuyu yazdır